Güntay Şimşek
gsimsek@htgazete.com.tr
Antalya’daki hasarlar neden yaşandı? Sebebi belli ama ne gibi önlemler aldığımız, kriterler koyduğumuz belli değil. Antalya‘da geçen çarşamba günü başlayan kuvvetli yağış ve fırtına hayatı alt üst etti. Kentin birçok noktasında fırtına, ağaçlar ve aydınlatma direklerini devirdi. Çöp konteynerleri, tabelalar, çatılar etrafa savruldu. Elektrik hatlarının zarar görmesiyle bazı bölgelere enerji verilemedi. Daha vahimi Antalya Havalimanı’nda çıkan hortum otobüsleri devirecek güce erişmesine rağmen meydan trafiğe açık tutularak, adeta faciaya davet çıkarıldı.
Havalimanı ve şehir deniz kenarında olduğuna göre tayfunun bütün şiddetini karada göstereceğini tahmin etmek zor değildi. Ancak küresel ısınmanın etkisiyle son yıllarda ortaya çıkan doğal felaketler için bir çalışma yapılmamış olmasının olayları daha da büyüttüğünü söylemek mümkün.
İlgili kurumların; Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün artık bu tarz hadiseler için bir kriter oluşturması, acil alarm kodları belirleyerek halkı, çalışanları, şirketleri uyarması gerekir. Şiddetine göre trafiğe araç çıkmamasını, havalimanında uçuşların askıya alınmasını, iş hayatının tatil edilmesi gibi hususları dikkate alması gerekmez mi?
Rüzgârın hızının 50 knot’a – 92.6 km/saate çıktığı fırtınalı bir havada havalimanında otobüs devriliyor, çalışanlarda bunu videoya çekiyor. İşlerini yapmaya devam ediyorlar. Havalimanının doğal afet durumunda trafiğe açık olması normal olabilir mi? Bu tarz hadiselerin meydana geleceği durumlarda neler yapılması gerektiğine Seul, Hong Kong, Japonya ve Amerika’daki uygulamalar dikkate alınarak acilen kriterler konması gerekir. Hortumun şiddetini karada göstereceği biliniyor ama insanımız ne yapacağını bilmiyor!
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.