“The study of rocket technology began in Ukraine for the first time after the seventeenth century, and the first description of a rocket dates to 1650 in Ukraine. Afterwards, Nikolojev and Konstantinov based their works on these first studies in Ukraine, which enabled the current success of Russian technology.” (S. N. Kuzmenko).
“Roket teknolojisi çalışmaları, ilk defa Ukrayna’da on yedinci yüzyıldan sonra başladı ve ilk roket tanımının yapılması 1650 yılına kadar uzanıyor. Daha sonra Nikolojev ve Konstantinov, çalışmalarını Ukrayna’daki bu ilk çalışmaları temel alarak gerçekleştirdiler ve Rus teknolojisinin mevcut başarısına katkıda bulundular.” (S. N. Kuzmenko).
Lâgari Hasan Çelebi dünyadaki ilk insanlı roketi yapan ve ilk insanlı dikey uçuşu gerçekleştiren ünlü Türk bilgini olarak tarihteki yerini almıştır. Osmanlıcada “Lâgari”, “cılızlık ve zayıflık” anlamına gelmektedir. “Çelebi” ise “yüce kişi, görgülü, efendi, olgun kişi” anlamında Süryanice kökenli bir unvandır. Doğum tarihi, ölüm tarihi ve yerleri hakkında kesin bir bilgi yoktur ancak 17. yüzyılda yaşadığı düşünülmektedir. Tarihsel verilere göre 1632 – 33 yıllarında barutun itme gücüne dayalı tepki prensibini kullanarak icat ettiği 50 okka (64 kg) barutlu 7 fişekli basit bir hava roketiyle ilk kez havalanmayı başarmıştır. Roketin yaklaşık 250 – 300 metre kadar havalandığı, 2,5 km kadar yol aldığı ve 20 saniye havada kaldığı söylenmektedir. Yakıtı tükendikten sonra, Lâgari Hasan Çelebi vücuduna bağladığı kanatlar sayesinde Boğaziçi’ne oldukça yumuşak bir iniş yaptığı belirtilmektedir. Lâgari Hasan Çelebi’nin çalışması bu hali ile günümüz uzay mekiklerinin temel çalışma esasını oluşturmaktadır. Ayrıca Lâgari Hasan Çelebi gerçekleştirmiş olduğu bu çalışmalar ile roketle uçuşun atası olarak kabul edilmektedir.
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde; “Lâgari Hasan Çelebi: Murad Han’ın Kaya Sultan adlı yıldız gibi temiz kızı doğduğu gece akika şenliği oldu. Bu Lâgari Hasan, elli okka barut macunundan, yedi kollu bir fişenk icad etti. Sarayburnu’nda hünkâr huzurunda fişenge bindi. Talebeleri fitili ateşlediler. Lâgari: “Padişahım! Seni Allah’a ısmarladım İsa nebi ile konuşmaya gidiyorum. Diyerek dualar ederek göklere çıktı. Yanında olan fişenkleri ateş edip denizin yüzünü aydınlattı. Gök kubbede, büyük fişenkliğin barutu kalmayıp da yere doğru inerken, denize indi. Oradan yüzerek çıplak olarak padişahın huzuruna geldi, Yeri öperek “Padişahım! Isa nebi sana selam söyledi” diye şakaya başladı. Bir kese akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. Sonra Kırım’da Selamet Giray Han’a gidip orada vefat eyledi. Rahmetli yakın dostumuzdu. Allah rahmet eyleye”.
Lâgari Hasan Çelebi, padişah IV. Murad’ın kızı Kaya Sultan’ın doğum günü şenlikleri esnasında orada bulunanların huzurunda başarılı bir şekilde havalanmıştır. Aslında geçmişte çeşitli denemeler yapmış olmasına rağmen daha öncesinde hiç uçmaya çalışmamıştı. Lâgari Hasan Çelebi bu kutlamaları fırsat bilip yeteneğini göstermek istemiş olabilir. Sultan Murad, Hasan Çelebi’ye bir kese akçe vermiş, ayrıca onu günlük yetmiş akçe yevmiye ile sipahi yazdırmıştır. İlk zamanlarda Lâgari Hasan Çelebi, Sultan IV. Murat’ın ilgisine mahzar olsa da sonrasında ulemanın baskısı ile yargılandığı ve Kırım’a sürgüne gönderildiği rivayet edilmektedir. Kırım’da Selâmet Giray Han’ın yanında öldüğü belirtilmektedir. İlginçtir ki, roket teknolojisi bilim adamı S. N. Kuzmenko’nun araştırmalarına göre modern anlamda ilk roket çalışmaları da 17. yüzyıldan sonra bugün Kırım’ın içinde bulunduğu Ukrayna’da başlamıştır. Daha sonra, bugünkü Rus roket teknolojisinin gelişmesine büyük katkı yapan Nikolojev ve Konstantin Ivanovich Konstantinov’un çalışmalarının Ukrayna’daki çalışmalar üzerine yapıldığı belirtilmektedir. Kuzmenko’nun bahsettiği yıllarda Lâgari Hasan Çelebi’de Ukrayna’da bulunmaktaydı. Ukrayna’daki bu çalışmaları Lâgari’nin başlatmış olma ihtimali muhtemeldir.
Hezârfen Ahmet Çelebi gibi Lâgari Hasan Çelebi hakkında, Evliya Çelebi hariç çok az çalışmaya rastlanmıştır. Lâgari Hasan Çelebi hakkında çok az çalışmaya rastlanması olayın olup olmadığı hakkında şüphelere sebep olmaktadır. Bu durum sıkıntıya yol açmaktadır. Fakat yukardaki bahsedilen husus ve tarihler Lâgari’nin bir efsane olmadığı gerçekte yaşadığı tezini desteklemektedir. Ayrıca Evliya Çelebi’nin anlattıklarına göre yapılan gösterinin olması muhtemeldir. Gerçek olan şu ki bu kişiler hakkında daha fazla çalışma yapılmalıdır. Bilinmeyen noktalarda araştırmalar gerçekleştirilip, tarihin derinliklerinde yatan bilgiler ortaya çıkarılmalıdır.
Lâgari Hasan Çelebi ismi Türksat’ın Gölbaşı Yerleşkesi’ndeki Uydu ve Uzay Müzesi’nde yaşatılmaktadır. Onun açtığı çığır, günümüze ışık tutmaya devam etmektedir. Türksat envanterine giren tüm uydular ve bunları uzaya götüren fırlatma roketlerine ait modeller müzede sergilenmektedir. Ayrıca, İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi’nde de Lâgari Hasan Çelebi’nin ilk uçuş denemelerini anlatan maketler sergilenmektedir. Bu abide şahsiyet, genç nesillere örnek olmaya devam etmektedir. Geçmişte yapılan çalışmalar örnek alınarak bu uğurda lider bir ülke olma yolunda adımlar atılmalıdır.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.