Birçok insanın çocukluk hayalidir pilot olmak. Gökyüzünün engin maviliklerinde özgürce uçmak ve yer çekimine meydan okumanın çekiciliği, pek az meslekte vardır. Binlerce metre yüksekte, bazen bir yolcu uçağının, bazen bir savaş uçağının kokpitinde olmanın hazzı; bu mesleği yapanlar için “tedavi edilmesi gereken” vazgeçilemeyen bir alışkanlık gibi olur. Milyonlarca dolar değerindeki uçaklarda yolcu taşımanın sorumluluğu ya da ülkeyi korumak için bir savaş uçağının içinde daha stratejik görevler üstlenmenin çekiciliği ve riski, çok az meslekte bulunur. Pilot olmak, günümüzün en popüler tercihlerinden biridir. Peki, nasıl pilot olabiliriz ve pilot olma yolunda bizi neler bekler? Bu yazımızda ana hatlarıyla değinelim.
Öncelikle, pilotluk sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Keyfiyle birlikte gelen zorluklar ve barındırdığı riskler, diğer mesleklerle karşılaştırıldığında pek çok açıdan farklılaşır. Pilotluk, yalnızca teknik bilgisi iyi olan bireylerin değil; aynı zamanda ruhsal ve fiziksel açıdan mükemmeliyete yakın bireylerin yapabileceği bir meslektir. Pilot olma hayali, o güzelim kanatlara sahip pilot brövesini kalbinizin tam üzerine takmak oldukça uzun ve zorlu bir eğitim sürecinin sonunda gerçeğe dönüşür.
Son yıllarda bu hayale ulaşmanın yolları giderek artmaktadır. Türkiye’de pilotaj eğitimi veren üniversiteler ve askeri pilot adayı yetiştiren Hava Harp Okulunun yanı sıra Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yetkilendirilmiş özel uçuş okulları ve hava yollarının kendi akademilerinden alınan eğitimlerle de pilotluk hayaliniz gerçeğe dönebilir. Bu kurumlardan alınan eğitimlerle adaylar, Ticari Pilot Lisansı (Commercial Pilot License, CPL) almaya hak kazanır. Ardından, uçuracakları uçak tipine özel olarak aldıkları tip sertifikası eğitimleriyle profesyonel meslek hayatına adım atarlar.
Pilotaj eğitiminde başlangıç “sağlık muayenesi” ile olur. Pilot adaylarının geçmesi gereken en önemli aşamalardan biri de fiziksel ve ruhsal sağlık durumlarının gerekli kriterleri karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesidir. Bu doğrultuda, yetkilendirilmiş sağlık kurumlarından birinci sınıf sağlık raporu (Class 1) almaları zorunludur. Görme kusurları (özellikle renk körlüğü), işitme problemleri, kalp-damar hastalıkları ve sinir sistemi bozuklukları gibi durumlar, pilotluk için engel teşkil edebilir. Hava yolu şirketleri ise sağlık kurumlarından alınan raporla yetinmeyip, kendi eğitim programlarına kabul öncesinde ayrıca detaylı bir sağlık değerlendirmesi yapmaktadır.
Teknik bilginin ve mesleki yeteneklerin ötesinde, pilot olmak isteyen kişilerin kişilik özellikleri de dikkatle değerlendirilir. Seçim süreçlerinde adaylar, başta psikoteknik test olmak üzere çeşitli testlere ve eleme aşamalarına tabi tutulurlar. Pilotlardan; zorluklar karşısında sakin ve soğukkanlı kalmaları, çözüm odaklı düşünmeleri, hızlı karar verebilmeleri ve stres yönetiminde başarılı olmaları beklenir. Ayrıca ekip çalışmasına yatkınlıkları, yabancı dil bilgileri gibi faktörler de ölçülerek değerlendirilir. Bu özellikler pilot olduktan sonra bile hava yolu şirketleri tarafından değerlendirmeye tabi tutulur.
Pilotaj eğitimi: havacılık hukuku, aerodinamik, seyrüsefer, uçuş planlama, uçuş emniyeti, insan performansı ve meteoroloji gibi kapsamlı yer derslerinin tamamlanmasını gerektiren, adeta ikinci bir üniversite eğitimi niteliğindedir.
Bu süreç yer dersleri, uçak, simülatör, kontrol uçuşları ve havacılık otoritesi tarafından yapılan sınavlarla birlikte devam eder. Uçuş eğitimleri ve yetenek testleri sırasında beklenen seviyeye ulaşamayan adayların eğitimleri durdurulur ve uçuş kurullarının kararına göre devam ettirilir ya da sonlandırılır. Disiplinsizlik durumlarında ise kesinlikle eğitime devam edilmesine izin verilmez. Tamamlanması gereken uçuş süresi, alınacak lisans türüne göre değişmekle birlikte; ticari pilot lisansı alabilmek için yaklaşık 200 uçuş saatini doldurmak gereklidir.
Pilotlar, zorlu eğitim süreçlerinden geçer ve meslek hayatları boyunca büyük bir özveriyle çalışırlar. Diğer mesleklerle kıyaslandığında biyoritim olarak daha zorlayıcı bir yaşam tarzı sunan pilotluk, bu açıdan dışarıdan göründüğü kadar kolay bir meslek değildir. Bununla birlikte, farklı kültürleri tanıma imkânı ve yüksek gelir potansiyeli, mesleğin cazibesini artıran unsurlar arasında yer alır. Pilotlar, kontrol ettikleri uçağın adeta “patronu” konumundadır ve taşıdıkları yolcuların sorumluluğunu her zaman omuzlarında hissederler. Bu yönüyle daha inisiyatif sahibi ancak görevlerinin sınırını bilen, rutin iş yaşamından uzak ama yaşamını disipline eden, sürekli gelişen ancak geçmişini unutmayan, amatör bir ruhla profesyonelliğin karakterini oluştururlar.
Pilotluk; yalnızca bireysel bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluğun, disiplinin ve insan güvenliğinin bir arada yürütüldüğü kutsal bir görevdir. Uçuş esnasında alınan kararlar, yüzlerce insanın hayatını doğrudan etkileyebileceği için pilotların eğitimi ve kişisel gelişimi daima ön planda tutulmalıdır.
Gelecekte havacılığın gelişmesiyle birlikte yapay zekâ ile insansız hava araçlarının da yaşamımızda rol alacağı kesindir. Ancak her şeye rağmen yerde veya havada pilotlara olan ihtiyaç artmaya devam edecektir. Bu nedenle, bu mesleği hayal eden gençlerin şimdiden gerekli nitelikleri kazanmak adına planlı bir şekilde ilerlemeleri, onları başarıya taşıyacak en önemli adımdır. Gökyüzüne uzanan bu yolculukta kararlılıkla yürüyen herkes için fırsatlar her zaman vardır.
Bu vesile ile vatan savunmasında ve insanları sevdiklerine kavuştururken şehit olan tüm pilotlarımızı rahmetle anar, şu anda görevleri başında semalarımızı koruyan, Türk havacılık sektörüne pilot yetiştiren ve zamanı kısaltarak insanlarımızı dünyanın dört bir yanına taşıyan değerli pilotlarımızın pilotlar gününü kutlarım. Son olarak yazımızı kurucu liderimizin bir sözü ile bitirelim. İSTİKBAL GÖKLERDEDİR…
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.