Yaklaşık 6 ay önce Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olan Abdulkadir Uraloğlu özel hayatıyla ilgili bilinmeyenleri ilk kez anlattı. Bakan seyahatlerde neler yaptığını, ilk hangi ülkeye gittiğini, uçaklara olan yakınlığını ve Türkiye’nin havayollarıyla ilgili olan bilinmeyenleri cevapladı. Haber Aero’nun aktardığına göre Güntay Şimşek’in renkli, yaşama dair sorularına Bakan Uraloğlu şu cevapları verdi:
Bakanlık hayalim vardı
Bakanlık hayali kurmuştum. Biz tabii bürokrasi de belirli zaman çalıştık ve bürokratların, bazı üst düzey bürokratların “bakan” olması bize heyecan vermiştir. Ne zaman sıra bize gelecek? Gelir inşallah diye ümit ettik ama… Şöyle düşündük: Hani bir noktaya odaklanıp kalırsan o zaman işinizi belki çok doğru yapamazsınız ama gerçekten ne iş yapıyorsanız onu en iyi yapıyorsanız sizin önünüz açılacaktır. Gece-gündüz demeden işimizi en iyi şekilde yapmaya çalıştık. Bakanlık ümidi de beklentisi de hep oldu. Çok şükür nasip de oldu. Kaç kişiye nasip olur? Ne kadar şükretsek, Cumhurbaşkanımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
Sorumlulukları ağır bir bakanlık
Ben 5 yıl Karayolları Genel Müdürülüğü yaptım. Daha önce Bölge Müdürlükleri yaptım. Karayolları devasa bir teşkilat. Ve gerçekten emir-komuta zincirinin Genel Kurmay Başkanlığı’ndan sonra en güçlü olduğu yapı diyebilirim. Kimseye de haksızlık etmeyeyim yapılardan biri diyeyim. Dolayısıyla orada bir bölge müdürü seviyesindeyken bakanlarla temas oluyordu. Bu sebeple bakanlığa aşinaydık. 5 yıllık Karayolları Genel Müdürlüğü döneminde bakanlığı daha yakın tanıma fırsatı buldum. Görmek var, bilmek var bir de yaşamak var. Onu yaşıyorsunuz. Heyecan verici. Heyecan verdiği kadar sorumlulukları ağır bir bakanlık. Atacağınız her adım, alacağınız her karar bütün Türkiye kamuoyunu duruma göre dünya kamuoyunu etkileyebiliyor. Onun için her şeyde daha dikkatli olmanız gerekiyor. Zaten kamuya mal olmuş insanların özel hayatına dikkat etmeleri gerekir. Ama bu konuma geldiğinizde daha da dikkat ediyorsunuz. En büyük şikâyeti ailemden aldığımı söyleyebilirim. Özgürlükler kısıtlanıyor. Görüyoruz yine çok şükür asla şikâyet edemeyiz, ama onlar daha disiplinli davranmak zorunda kalıyorlar. 6 ay geçti onlar da alıştı. Böyle devam ediyoruz.
En büyük yatırım bütçesini kullanıyoruz
Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı ve uyguladığı “Ben yok, biz varız” uygulaması. Onun için bir Bakanlık düşünün Türkiye’nin yatırım bütçesinin en fazlasını kullanan Bakanlık. Dolayısıyla burayı siz sadece şahsi yeteneklerinizle, becerilerinizle, şahsi gayretlerinizle yönetemezsiniz. Bir ekip olmanız lazım. Bizim Bakanlığımızın da güzel yetişmiş olan bir ekibi var. Bazen o ekipte gerektiği zaman kan tazelemeleri de yapıyoruz. O ekibimizle beraber yönetiyoruz. Hepimiz ülkemize daha iyi nasıl hizmet ederiz gayreti içerisindeyiz.
Uçağa biraz geç bindim
1998’de Ankara’da görev yaparken Erzurum’a tayinim çıktı. Yanlış hatırlamıyorsam 1998 Temmuz ayıydı ilk defa uçağa o zaman bindim. İlk uçuşumu iç hatlarda yapmış oldum. Ama ben biraz geç binmiş oldum. Fakat ben uçağa bindiğim zaman Erzurum’da görev yaparken bazı iş adamları ve bazı arkadaşlar uçakla geldiği zaman biniş kartını koparmıyorlardı. Bütün bırakıyorlardı. Onu da yaka cebine koyuyorlardı. “Bak bu uçakla geldi” diyorduk. Ben de ilk 1998’de uçağa bindim.
Karayolları dışında ulaşım varmış!
İlk uçak yolculuğu benim için güzel bir tecrübe oldu. Karayolları dışında da bir ulaşım aracı varmış dedim. Her türlü disiplini olan, katı kuralları olan, olmak zorunda olan bir sektör. Riskin mümkün olduğu kadar minimuma indirilmesi gereken bir sektör. İlk defa uçağa bindiğimde havayollarından sorumlu bir bakan, havacılıktan sorumlu bir bakan olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Hiç aklıma da gelmemişti. O zaman daha genç bir mühendisim. Ama o uçuş tecrübesi aklımda yer etti.
İlk yurtdışına karadan çıktım
Erzurum’da görev yaptığım zaman 2001 olsa gerek. Gürcistan sınırında Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı’nın bir etüdü gerekiyordu. Ben de orada Yapım Baş Mühendisi olarak görevliydim. Bir grup arkadaşla beraber Gürcistan’a gittik. Gürcistan’da Ahılkelek’e gittik. Çıldır Aktaş sınır kapısında tespitler yaptık. İlk yurt dışına çıkışım odur. Sene 2001 yılıydı. Karadan gitmiştim. Havadan ise 2006 yılında o zaman bizim Genel Müdürümüz Mehmet Cahit Turhan’dı. Bakanlığımızı da yaptı. 2006 yılında ben Samsun Bölge Müdürüyken Cahit Bey ile seyahat ederken, “Abi benim bir yeşil pasaportum var. Onu aldım, ama benim bir işime yaramıyor. Lazım olan varsa aklınızda bulunsun” dedim. O da bana “Seni hiç yurt dışına yollamadık mı? “dedi. “Yollamadınız” dedim. O zaman dedi ki “Tamam ilk programda gidersin.” O tarihlerde biz kurum, Karayolları Genel Müdürlüğü Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na bağlıydı. Bakanımız da Faruk Özak idi. Bir heyetle beraber 7 veya 10 günlük bir Çin programına katılmıştım.
Çin seyahatim beni etkiledi
İlk Çin’e gitmiştim. Benim için en uzun uçuşlarından biri olmuştu. O farklı bir heyecandı, güzeldi. Çin’e gittiğimizde oradaki toplantıda 40 bin km yol yaptıklarını anlatmışlardı. Gerçekten çok ciddi bir rakamdı. Bizim de 15 bin km yol yapma hedefimiz var. O zaman Çin’e göre Türkiye nerede diye hesap yapmıştım. Biz de iyi yoldayız, biz de başaracağız şeklinde kendi kendime beyin jimnastiği yapmıştım. O günün şartların da Çin’in yatırımları çok büyüktü. Bizim de böyle imkanlarımız olur mu diye de iç geçirmiştim. Sonra yaptıkları teknolojik köprüler vardı, tüneller vardı. Onları inceleme şansımız oldu. Gerçekten çok ciddi bir aşama kaydetmişlerdi. Geldiğimiz şartlarda ülkemizde benzerlerini hatta daha iyilerini yaptık. Biliyorsunuz 1915 Çanakkale Köprüsü dünyanın en büyüğü. Bir mühendislik şaheseri diyebilirim. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Zigana Tüneli, Pervari’deki Botan Köprüsü yani ülkemizin her tarafına güzel şeyler yaptık. Bunlar bizi heyecanlandırıyor. Görevimizi yapıyoruz, eyvallah ama bir de heyecanlanıyoruz. Çin seyahatim beni çok etkiledi.
Yurtdışında şantiye geziyordum
Bürokrat arkadaşlarımız bir kere özellikle havacılıkta olsun denizcilikte olsun telekomünikasyonda olsun yani hepsinde yurt dışı ile iş birliğimiz var. Hem oralardan bilgi alışverişi yapıyoruz hem anlaşmalar yapıyoruz hem de bizim firmaların iş yaptığı birçok ülke var. Ben özellikle teknik arkadaşların yurt dışına mümkün olduğu kadar gitmelerinden yanayım. Yurtdışı seyahatlerimde serbest programlarda ben gidip şantiye organizasyonu yapıp oraları geziyordum. Neden? Çünkü iş odaklıyız. Dolayısıyla oradan yeni şeyler alıyorsunuz. Turistik bir seyahat bile olsa siz diğer tarafa takılıyorsunuz. Sinyalizasyonuna takılıyorsunuz, oradaki bordür taşına takılıyorsunuz, levhasına takılıyorsunuz, trafik hareketine takılıyorsunuz. Bizim artık yaşam tarzımız. Dolayısıyla yurt dışına arkadaşlarımızı mümkün olduğunca göndermeye çalışıyoruz.
Türk Hava Yolları bizim evimiz gibi
En rahat yer kendi evinizdir. Biz görevimizden dolayı çok güzel, çok farklı mekanlarda seyahat ve istirahat etme fırsatı buluyoruz. Ama evimizin yerini hiçbiri tutmuyor. Bu herkes için böyledir. Türk Hava Yolları da bizim evimiz gibi. Çok net olarak böyle hissediyorum. Ben evime geldim artık evimin bir parçasındayım. Türk Hava Yolları ile uçunca böyle hissediyorum. Bu da güzel bir duygu. Zaten bizim bayrak taşıyıcımız. Bu hale gelinceye kadar hizmet eden çok insanlar oldu, ama Cumhurbaşkanımızın gösterdiği bir hedef var, irade var ve geldiğimiz bir nokta var. Gurur duyuyoruz.
Diğer havayollarımızı da ihmal etmiyoruz
Kıyaslama şansını eşitler arasında yapmak gerekir. Onun için Türk Hava Yolları olarak çok iyi bir seviyeye geldik. İnşallah bizde havacılık noktasında Türk Hava Yollarına destek veriyoruz. Destek vermeye de çalışıyoruz. Pegasus, SunExpress ve şimdi AnadoluJet AJet oluyor ve diğer havayollarımız da var. Onları da ihmal etmiyoruz. Onları da destekliyoruz. Zira onlarında hem yurtiçinde hem de yurtdışında çok ciddi bir uçuş ağları var. Şu an yolcu uçağı sayımız 658 olsa gerek. Ve bu uçak sayısı yetmiyor. Ben Trabzonluyum. Önceden Trabzon’dan uçağa bindiğim zaman uçaktaki birçok insanı tanıyordum. Niye çünkü orada ya iş adamları ya bürokratlar uçabiliyordu. Şimdi kimseyi tanımıyorum. Çünkü artık herkes uçabiliyor. Geldiğimiz seviyeden gurur duyuyorum. Dünyaya bu anlamda hizmet ihraç ediyoruz. Türk Hava Yollarının çok ciddi bir geliri olduğunu biliyorum. Bunun büyük bölümü demeyeyim neredeyse tamamı yurt dışından. İç hat uçuşlarını THY Allah rızası için yapıyor diyebilirim. Vatandaşımız memnun. Biraz otobüs firmaları şikayetçi. Karayollarının yükünü bu vesileyle almamız lazım. Daha da rahatlatmamız lazım, çünkü karada korkunç bir hareketlilik var. Biz de tavan ücreti uygulaması yaparak iç hat uçuşlarını teşvik ediyoruz. Sağ olsunlar tüm havayolları da buna uyuyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.