2011’den beri faaliyette olan Demir Kubbe, İsrail’in füzelere karşı ilk savunma hattı olarak dikkat çekiyor. Peki bu hava savunma sistemi nasıl çalışıyor?
7 Ekim’de Hamas, İsrail-Filistin çatışmasını yeniden alevlendiren sürpriz bir saldırının parçası olarak abluka altındaki Gazze Şeridi’nden İsrail’e bir roket yağmuru başlattı.
İsrail tarafında roketleri püskürtmenin anahtarı, 2011’de ilk konuşlandırılmasından bu yana ülkenin güvenliğinin temel taşı haline gelen bir füze savunma sistemi olan Iron Dome yani Demir Kubbe.
Hamas’ın saldırısından ve İsrail’in Gazze’deki misilleme kara harekâtından bu yana geçen aylar içinde Demir Kubbe, 13 ve 14 Nisan’da ve son olarak 1 Ekim’de İran tarafından düzenlenen saldırılarla bir kez daha test edildi.
Nisan ayında, İsrail’in Suriye’deki bir İran konsolosluğunu vurduğu iddialarının ardından Tahran tarafından yaklaşık 300 insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesi fırlatıldı. Bunların çoğu Demir Kubbe tarafından engellendi.
1 Ekim’de İsrail’in Hizbullah hedeflerine yönelik son hava saldırılarına ve Lübnan’da “sınırlı” kara harekatına misilleme olarak İsrail’e 200’e yakın füze atıldı. Demir Kubbe yine füzelerin hepsini değil ama çoğunu durdurdu.
Demir Kubbe nedir, nasıl çalışır?
İsrail devletine ait savunma şirketi Rafael tarafından geliştirilen Demir Kubbe, yıllar içinde özellikle etkili olduğunu kanıtladı. İsrailli yetkililer bu askeri teknolojinin düşman roketlerini engellemede yüzde 90’lık bir başarı oranına sahip olduğunu iddia ediyor.
Radar, kontrol-komuta ünitesi ve füze fırlatıcıdan oluşan üç parçalı batarya sistemi, öncelikle karşı cepheden atılan roketi tespit ediyor.
Daha sonra gelişmiş bir yazılım ile roketin güzergahını ve düşeceği noktayı hesaplıyor ve bu bilgi doğrultusunda roketi zararsız hale getirmek üzere en yakın üniteden füze fırlatıyor.
Sistem, 4 km ile 70 km arasında menzile sahip roketleri engellemek üzere tasarlanmış.
Demir Kubbe ne kadar etkili?
İsrailli askeri yetkililerin yüzde 90’lık başarı oranına rağmen, Singapur Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü Kıdemli Araştırma Görevlisi Jean-Loup Samaan, Demir Kubbe’nin etkinliği konusunu “çok tartışmalı” olarak nitelendiriyor.
Euronews Next’e konuşan Samaan, “Bunun nedeni günün sonunda tahminlere ve verilere, yani İsrail hükümetinin verilerine dayanmak zorunda olmamız,” dedi.
“Şu ana kadar İsrail hükümetinin söylediği Demir Kubbe’nin etkinliğinin oldukça yüksek olduğu yönünde. Yüzde 90’lık bir önleme oranından bahsediyorlar. Asıl soru şu: Bu yakalama oranı tam olarak ne anlama geliyor?” diyerek ekledi.
“Nüfusun yoğun olmadığı bir bölgeye roket gönderilirse devreye girmiyor”
Samaan, Demir Kubbe’nin sadece sivil kentsel alanları tehdit ettiği düşünülen roketleri durdurduğuna ya da imha ettiğine dikkat çekiyor.
“Eğer Gazze’den İsrail’in nüfusun yoğun olmadığı bir bölgesine bir roket gönderilirse Demir Kubbe devreye girmeyecektir. Dolayısıyla yüzde 90’lık etkinlik oranının arkasında tam olarak ne olduğunu söylemek zor,” dedi.
Demir Kubbe’nin etkinliğiyle ilgili bir diğer konu da Samaan’a göre sistemin Hamas ve diğer Filistinli grupları İsrail topraklarını hedef alan roket saldırıları düzenlemekten caydırmamış olması.
Samaan, “7 Ekim Cumartesi günü Hamas, 2021’de Hamas ile İsrail arasındaki çatışmanın son on gününden daha fazla roket fırlattı,” dedi.
“Bu da bize Demir Kubbe’nin operasyonel olarak etkili olabileceğini ancak stratejik olarak Filistinli örgütleri caydırmadığını gösteriyor,” ifadelerini kullandı.
Demir Kubbe’nin füze maliyeti 50 bin dolar
Demir Kubbe’yi çalışır durumda tutmanın yüksek bir bedeli var. Samaan’a göre, önleyici Tamir füzelerinden sadece birinin maliyetinin yaklaşık 50,000 dolar (47,251 euro) olduğu tahmin ediliyor.
Başlangıçta Demir Kubbe’nin finansmanı İsrail tarafından üstlenilmişti, ancak sistemin yüksek maliyeti nedeniyle ülke uzun süredir müttefiki olan Amerika Birleşik Devletleri ‘ne (ABD) güvenmek zorunda kaldı.
ABD Kongre Araştırma Servisi’nin bir raporunda ABD’nin Demir Kubbe bataryaları, önleyiciler, ortak üretim maliyetleri ve genel bakım için yaklaşık 3 milyar dolar (2,8 milyar euro) katkıda bulunduğu belirtiliyor.
Samaan, “2016’dan itibaren ABD ve İsrail, İsrail’in füze savunmasına ve özellikle de Demir Kubbe’nin geliştirilmesi ve üretimine verilen desteğin ikili ilişkilerin merkezi bir parçası olduğunu düşündü,” dedi.
“Buradaki fikir, İsrail’in kendi topraklarını koruyabilecek bir teknoloji bulabildiği, ancak bu kabiliyeti sürdürmek için finansal olarak ABD’nin desteğine ihtiyaç duyduğuydu,” diye ekledi.
Reuters haber ajansı, perşembe günü ABD Başkanı Joe Biden’ın Kongre’den İsrail için 14 milyar dolar (13,2 milyar euro) daha askeri yardım talep edeceğini bildirdi.
Savaşın tırmanacağı korkusu
Mevcut çatışmanın ilk günlerinde Hamas’ın İsrail’e attığı 2.200 ila 3.000 arasında olduğu tahmin edilen roket sayısı (Hamas 5.000 roket attığını iddia etse de) sistemi alt etmeyi başarmış gibi görünüyordu.
Demir Kubbe’nin İsrail topraklarını korumaya devam etme kabiliyetiyle ilgili olarak şu anda belki de en büyük endişe, mevcut çatışmada bölgesel bir tırmanma olasılığı.
Samaan, “İsrail’in ve belki de daha önemlisi ABD’nin bölgesel gerilimi önlemek istemesinin nedenlerinden biri, Lübnan’daki Hizbullah’ın çatışmaya dahil olmaya başlaması durumunda, Hizbullah’ın Hamas’tan çok daha büyük bir askeri kapasiteye sahip olması,” dedi.
“Yüz binlerce rokete sahip. Dolayısıyla Hizbullah Demir Kubbe’yi çok hızlı bir şekilde alt edebilir.”
İsrail, eylül ayının ortasından bu yana Hizbullah’a karşı bir operasyon yürütüyor.
17 Eylül’de Lübnan’da patlayan binlerce çağrı cihazı Hizbullah mensuplarının ölümüne ve sakat kalmasına yol açarken, ertesi gün telsizlerin de aralarında bulunduğu cihazlarda yeni bir patlama dalgası yaşandı.
İsrail 20 Eylül’de Beyrut’a düzenlediği hava saldırılarında Hizbullah’ın askeri komutanı İbrahim Akil ile birlikte 30’dan fazla kişiyi öldürdüğünü açıkladı.
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısında yaklaşık 1.200 İsrailli öldürüldü ya da rehin alındı.
Buna karşılık İsrail Gazze Şeridi’ni “tamamen kuşatma” emri verdi, bölgeyi hava saldırılarıyla bombaladı ve kara harekâtı başlattı.
BM uzmanları, Gazzelilerin gıda, su, elektrik ve yakıttan mahrum bırakıldığı kuşatmayla ilgili “ciddi insani ve hukuki kaygıları” dile getirdi.
Filistin sağlık bakanlığı 29 Eylül itibarıyla Gazze’de 41.595 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.