Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, hava savunma sistemi Çelik Kubbe’nin geliştirmesini hızla tamamlayacaklarını belirterek, “Uzun menzilli füze geliştirme kabiliyetlerimizi daha ileri düzeylere taşıyacağız.” dedi.
Kacır, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
Uluslararası ekonominin bölgesel çatışmalar ve küresel ticarette korumacılık önlemleri etkisinde olduğunu belirten Kacır, konjonktürel zorluklara rağmen Türkiye’nin 16 çeyrektir büyümeyi sürdürdüğünü ifade etti.
Kacır, sanayi üretim endeksinin salgın öncesi döneme göre Almanya’da yüzde 10,3, İtalya’da yüzde 6,1, Fransa’da yüzde 3 ve İspanya’da yüzde 1,4 aşağıda seyrederken, Türkiye’de yüzde 19,7 yükseldiğine dikkati çekti.
İhracatın savunma ve havacılık sanayinde yüzde 17,8, çelikte yüzde 8,8, otomotivde yüzde 6,4 ve kimya ürünlerinde yüzde 2,5 arttığını vurgulayan Kacır, bu başarının son 22 yılda elde ettikleri kazanımların sonucu olduğu dile getirdi.
Kacır, bu dönemde sanayide çalışan sayısının 3 milyon 900 binden 6 milyon 700 bine çıktığını ve sanayi üretiminin 3,2 katına yükseldiğine işaret etti.
Yüksek teknoloji ihracatı artacak
İmalat sanayisi katma değerinde dünyadaki paylarının yüzde 0,70’den yüzde 1,33’e ulaştığını belirten Kacır, “Yıllık ihracatımızı 36 milyar dolardan 262 milyar dolara çıkardık. İhracatımızın dünyadaki payı yüzde 0,55’ten 1,07’ye yükseldi. Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatını 10 milyar dolardan 97 milyar dolara çıkardık. Türkiye bugün, Çin’den Orta Avrupa’ya kadar uzanan kuşakta en fazla ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen ülkedir.” diye konuştu.
Kacır, sayıları 2’den 104’e çıkan teknoparklarda yenilikçi fikirlerin katma değerli ürünlere dönüştüğünü vurgulayarak, 11 bin 86 girişimin inovasyonu sürdürdüğü teknoparklarda yürütülen proje sayısının 78 bini aştığını söyledi.
“12. Kalkınma Planımız doğrultusunda 2028’e kadar yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürünlerin ihracatını 97 milyar dolardan 176 milyar dolara çıkaracağız” diyen Kacır, ileri teknoloji üretim üssü haline geleceklerini kaydetti.
Kacır, bu amaçla HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’nı ilan ettiklerini belirterek, 2030’a dek ileri teknoloji alanlarında 30 milyar doların üzerinde yatırımın önünü açacaklarının altını çizdi.
Yükselen Yenilikçi Teknolojiler Çağrısı’na 630 başvuru
Elektrikli Araçlar Çağrısı ile otomotiv sektörünü tedarik zinciriyle geleceğe hazırlayacaklarını belirten Kacır, bugüne kadar 40 binden fazla Togg’un, sahiplerine teslim edildiğini aktardı.
Kacır, dünyanın en değerli elektrikli araç markasının 6. yılında ulaştığı üretim adedine 1,5 yılda eriştiklerini vurgulayarak, “Ülke genelinde 24 bin 400 halka açık şarj bağlantısı sayısıyla araç başına düşen şarj noktası sayısında Avrupa’da lideriz. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD, yıllık 150 bin elektrikli araç kapasiteli tesisini ve yenilikçi teknolojilere yönelik AR-GE merkezini Manisa’da kuracağını ilan etti. Sektörümüzün yeni mobilite ekosistemine dönüşümü adına benzer yatırımları ülkemize kazandırmak üzere çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
TÜBİTAK enstitülerinde çip üretim kabiliyetlerini yeni bir üretim tesisiyle taçlandıracaklarını aktaran Kacır, şöyle devam etti:
“Yüksek teknoloji yatırımlarına AR-GE’den yatırıma uçtan uca destek sağlayan ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’na başarıyla devam ediyoruz. Bugüne kadar desteklediğimiz projeler tamamlandığında cari açığın kapanmasına yılda 7,2 milyar dolar katkı sağlayacağız. İletişim, iklim, biyoteknoloji ve afet teknolojileri gibi geleceğin teknolojilerine yön verecek alanlara odaklanan, bu yıl çıktığımız Yükselen Yenilikçi Teknolojiler Çağrısı’nda 630 yeni yatırım için başvuru gerçekleşti. Bu yıl, TÜBİTAK programlarında 185 üniversite ve 2 bin 750 firmanın 9 bin 700 projesine 8,4 milyar lira destek sağladık. Desteklediğimiz ulusal araştırma altyapılarının sayısını 11’e yükselttik. Teknoloji Geliştirme Bölgelerine bugüne dek 11 milyar liralık altyapı desteği sunduk, 2025’te 900 milyon lira kaynak sağlayacağız.”
Kacır, geçerli tescile sahip sınai mülkiyet portföyünü bu dönemde 93 binden 2 milyona çıkardıklarını belirterek, geçen yıl 1826 uluslararası araştırma raporuyla uluslararası patent araştırma ve inceleme otoriteleri arasında 9’uncu, yerli patent başvurularında dünyada 12’nci, marka başvurularında 4. ve tasarım başvurularında 2. sıraya yükseldiklerini söyledi.
“165 milyar lira tutarında 1865 yatırımı teşvik ettik”
Sanayide karbon ayak izini azaltma, enerji verimliliğini artırma ve yenilenebilir enerji kullanmada kararlı olduklarının altını çizen Kacır, şu bilgileri paylaştı:
“TÜBİTAK desteğiyle yeşil teknolojilerin Türkiye’de geliştirilmesine yönelik 600 milyon lira bütçeli 74 AR-GE projesini hayata geçiriyoruz. AB Sınırda Karbon Düzenlemesini sektörlerimiz için fırsata dönüştürmeyi amaçlıyoruz. Yeşil dönüşümde avantajlı finansman sağlayacak Türkiye Sanayi Karbonsuzlaşma Yatırım Platformunun kurulumu için uluslararası paydaşlarımızla çalışmalara başladık. Bu programla 3 milyar avroluk kaynağı sanayimize sunmayı hedefliyoruz. Dünya Bankası ile sürdürdüğümüz proje kapsamında 2025’te OSB’lerimizin 6 milyar 300 milyon liralık yeşil altyapı yatırımlarını destekleyeceğiz. Bu yılın 10 ayında enerji verimliliği ve geri kazanımı, yenilenebilir enerji, atık geri kazanımı ve bertarafı, çevre yatırımları konularında 165 milyar lira tutarında 1865 yatırımı teşvik ettik.”
Temiz enerji kaynaklarına yönelik çalışmaları hızlandırdıklarını belirten Kacır, nükleer enerji teknolojilerine yönelik AR-GE programı başlatacaklarını duyurdu.
Kacır, yapay zeka çağrılarıyla firma ve kamu kurumlarının ihtiyaç duyduğu yapay zeka çözümlerinin Türkiye’de geliştirilmesi için 96 milyon lira bütçeli 30 projeyi desteklediklerini ve Türkçe verilerle zenginleştirilen, ilk temel yapay zeka büyük dil modelini TÜBİTAK’ta geliştirdiklerini kaydetti.
“156 milyar lira sabit yatırımın önünü açtık”
Tam bağımsız Türkiye’nin anahtarının savunma sanayisi olduğunu vurgulayan Kacır, soykırımcı İsrail’in saldırganlığını dünyanın seyretmesinin, büyük felaketlerin habercisi olduğunu dile getirdi.
Kacır, bu tablo karşısında en güçlü stratejilerinin Milli Teknoloji Hamlesi olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
“40 yıldır sürdürdüğümüz terörle mücadele bize ancak kendi kabiliyetlerimizle geliştirdiğimiz sistemlerin esaslı bir güvenlik sağladığını göstermiştir. Bugüne dek, açık ya da örtülü ambargolarla hızımız kesilmeye çalışılsa da kurduğumuz AR-GE ve üretim altyapısıyla Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini güçlü kılacak adımlar atmayı başardık. Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde yürüttüğümüz istikrarlı politikalarla savunma sanayisinde büyük bir atılım gerçekleştirdik. Milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım, tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz Milli Teknoloji Hamlesi’nin öncüsü oldu.”
Bakan Kacır, yerli ürünlerin payını yüzde 20’lerden yüzde 80’lerin üzerine çıkardıklarını bildirerek, savaş paradigmalarını değiştiren insansız hava araçları Bayraktar TB2 ve TB3’ten AKINCI’ya, ANKA’dan KIZILELMA’ya, KAAN’dan HÜRKUŞ’a ATAK’tan GÖKBEY’e, MİLGEM’den TCG ANADOLU’ya ATMACA’dan GÖKDOĞAN’a, ÇAKIR’dan İMECE’ye her biri dünyada ancak birkaç ülkenin sahip olduğu teknolojik kabiliyetlerden örnekler verdi.
TÜBİTAK SAGE ve ROKETSAN bünyesinde yürütülen süpersonik hızda çalışan ramjet itki sistemleri geliştirme çalışmalarının sürdüğünü belirten Kacır, şunları kaydetti:
“Savunma sanayimizin bu seviyelere gelmesi için desteklerimizi esirgemedik. 2002’den bugüne savunma sanayisinde 886 yatırım için teşvik belgesi düzenledik. 156 milyar lira sabit yatırımın önünü açtık. 19 bin çalışanın istihdam edildiği 67 AR-GE ve Tasarım Merkezi’ne 172 milyar 300 milyon lira destek sağladık. Teknoparklarımızda savunma sanayi alanında 291 firmamız 5 bin 850 araştırmacıyla teknoloji geliştirmeye devam ediyor. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanı ve gencimize 38 milyar 300 milyon lira destek sağladık. Stratejik kurumlarımız için uçtan uca güvenli ses, veri ve görüntü haberleşmesi sağlayan sistemleri üretiyoruz. Hiç kimsenin Türkiye’ye zarar vermeyi aklından dahi geçiremeyeceği bir caydırıcılık seviyesine mutlaka geleceğiz. Farklı irtifa ve menzildeki hava tehditlerine karşı ülkemiz için güvenlik kalkanı vazifesi görecek hava savunma sistemi Çelik Kubbe’nin geliştirmesini hızla tamamlayacağız. Uzun menzilli füze geliştirme kabiliyetlerimizi daha ileri düzeylere taşıyacağız. Ülkemizin istikbalini tehdit edecek planlara asla geçit vermeyeceğiz.”
“Ay görevini icra edecek uzay aracımızın ön tasarım çalışmalarını tamamladık”
Kacır, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçelerine ilişkin yaptığı sunumda ilk milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A’yı uzaya gönderdiklerini anımsattı.
Ay’a erişebilen sayılı ülkeler arasına girilmesini sağlayacak Ay Araştırma Programı’nda yörüngeler arası transferde kullanılacak olan milli hibrit roket motorunun, 20 ateşleme testini başarıyla gerçekleştirdiğini anlatan Kacır, “Ay görevini icra edecek uzay aracımızın ön tasarım çalışmalarını tamamladık. Milli Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sisteminin kritik bileşenlerini geliştirmeye devam ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Bakan Kacır, yatırım teşvikleriyle katma değerli, rekabetçi ve sürdürülebilir üretimin her daim destekçisi olduklarını vurguladı.
2024’ün ilk on ayında, 9 bin 538 yatırım için teşvik belgesi düzenlediklerini aktaran Kacır, “203 bin ilave istihdamın önünü açtık. Ülkemizin stratejik ihtiyaçlarını adresleyen 69 milyar lira büyüklüğünde 26 yatırımı, proje bazlı ve stratejik teşvik uygulamalarından yararlandırdık.” diye konuştu.
Kacır, istihdam desteklerini daha etkin hale getireceklerini belirterek, dijital ve yeşil dönüşümü hızlandırmak için finansman teşviklerini güçlendireceklerini, teşvik uygulamalarını yalınlaştıracaklarını, yatırımlara hız verecek yeni teşvik sistemini yakın zamanda başlatacaklarını dile getirdi.
Türkiye’nin üretim gücünü, altyapısı sağlam, sürdürülebilir ve planlı sanayi alanlarıyla yükselttiklerini ifade eden Kacır, şu bilgileri paylaştı:
“Son 22 yılda 48 bin hektardan 143 bin hektara çıkardığımız planlı sanayi alanlarımızda üretimde olan organize sanayi bölgeleri (OSB) parsellerinin sayısını 11 binden 59 bine, OSB’lerde çalışan sayısını 415 binden 2 milyon 700 bine yükselttik. Son bir yılda 10 OSB, 7 Endüstri Bölgesi, 4 sanayi alanı ilan ettik. 28 OSB genişleme alanıyla birlikte 9 bin 395 hektar yeni yatırım alanı oluşturduk. Bölgesel kalkınma politikalarımız açısından kalkınma ajanslarının ve bölge kalkınma idarelerinin kurulmasından sonra üçüncü dönüm noktası olacak Yerel Kalkınma Hamlesi Programı’nı başlatıyoruz.”
Kacır, kalkınma ajansları aracılığıyla bugüne kadar 26 bin 489 projeye 75 milyar lira destek sağladıklarını aktararak, 126 milyar lira kaynağı harekete geçirdiklerini, tamamı hibe 576 milyon avro uluslararası kaynağı ülkeye kazandırdıklarını söyledi.
Ajanslarla genç ve kadın istihdamına odaklanarak 2023 ve 2024’ün 9 ayında 28 bin 182 kişinin işe yerleşmesine katkı sağladıklarını vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:
“Bölge Kalkınma İdarelerimiz ile hassas tarım, mavi ekonomi, yeşil yol, su kaynaklarının etkin yönetimi, kırsal kalkınma, turizm odaklı büyüme gibi alanlarda yenilikçi projeler geliştiriyoruz. Son 11 yılda 6 bin 561 projeye 40,5 milyar lira destek olduk. Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamında 146 projeye 11,9 milyar lira katkı sağladık. Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı kapsamında beşeri sermayemizin geliştirilmesi ve dezavantajlı kesimlerin sosyoekonomik hayata katılımına dönük 591 projeye 4,45 milyar lira destek sağladık.”
Yerel ürünler markalaşma yolunda
Kacır, Anadoludakiler Projesi ile yerel ürünleri markalaştırmayı hedeflediklerini belirterek, tarihi, kültürel ve yöresel zenginliklerin değer kazanmasına imkan tanıyan coğrafi işaretlerin sayısının bir yılda 1487’den 1652’ye ulaştığını aktardı.
Avrupa Birliği (AB) nezdinde “coğrafi işaret” tescilinde atağa kalkıldığına dikkati çeken Kacır, “Son bir yılda AB tescilli coğrafi işaret sayımızı 14’ten 28’e çıkardık.” dedi.
Bakan Kacır, deprem bölgesindeki illere, 6 Şubat depremlerinden bu yana 15 OSB ve 16 Sanayi Sitesi projesi için 9 milyar 300 milyon lira kaynak sağladıklarını, kalkınma ajanslarıyla 1 milyar 600 milyon lira kaynakla 1032 yeni iş yeri inşa ettiklerini, 607 iş yeri ve üretim tesisinin bakım onarımını gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Depremden yoğun etkilenen 65 ilçede gerçekleştirilen yatırımları yatırım teşvikleriyle desteklediklerini, bu kapsamda 204 milyar lira yatırım büyüklüğüne sahip, 51 bin 815 kişiye istihdam sağlayacak 1115 yatırım için teşvik belgesi düzenlediklerini kaydeden Kacır, “Deprem bölgesinde 53 bin KOBİ’yi KOSGEB eliyle 17 milyar lira kaynak sağlayarak yeniden ayağa kaldırdık. Dünya Bankasından sağladığımız 600 milyon dolarlık finansmanla deprem bölgesinde 1600 iş yerini yeniden inşa edeceğiz. TÜBİTAK aracılığıyla afet bölgesinde 450 AR-GE projesine 545 milyon lira destek, 2 bin 500’e yakın öğrenci ve araştırmacıya 514 milyon lira burs verdik.” açıklamasında bulundu.
Atatürk Havalimanı’ndaki Terminal İstanbul projesi
Kacır, bu yılın ilk üç çeyreğinde tekno-girişimlerin aldığı yatırımların pandemi öncesi 10 yılın toplamında gerçekleşen tutarı aştığını, 709 milyon dolara eriştiğini belirtti.
Türkiye’nin tohum öncesi yatırım sayısında Avrupa birincisi olduğunu aktaran Kacır, şu bilgileri verdi:
“Fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla, 4,1 milyar liralık kamu kaynağıyla 88 milyar liralık fonu harekete geçirdik. Bu fonların da katkısıyla 537 Türk teknoloji girişimi 124 milyar lira yatırım aldı. Turcorn100 programı ve Atatürk Havalimanında kuracağımız dünyanın en büyük girişimcilik merkezi ‘Terminal İstanbul’ projesiyle, 2030 yılı için 100 bin teknogirişim, 100 Turcorn hedefimize ilerleyeceğiz. Türkiye’yi teknoloji girişimleri ve nitelikli insan kaynağı için çekim merkezi yapmak üzere Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Girişimcilerimize GO (Girişim Ofisi) markasıyla hizmet sunacağımız, 81 şehrimizde 100 yeni merkezle bu sayıyı 10 bine çıkaracağız.”
Mehmet Fatih Kacır, KOSGEB’in, KOBİ’lerin yanında olmaya devam ettiğini ve programlarını yalınlaştırdıklarını anlattı.
Tohum aşamasından küreselleşmeye kadar olan süreci, ihtiyaçların esnek şekilde karşılanabileceği “girişimcilik, ölçek büyütme ve küresel rekabet” başlıklarında topladıklarını bildiren Kacır, “Girişimcilik desteğimizin üst limitini 375 bin liradan 2 milyon liraya çıkardık. İlk kez 81 şehrimizde düzenlediğimiz girişimci seçmelerinde 1064 işletme 1,5 milyar lira destek almaya hak kazandı. KOSGEB eliyle bu yıl 42 bin KOBİ’mize sunduğumuz desteklerin toplamı 8,3 milyar liraya ulaştı.” sözlerini sarf etti.
TÜBİTAK eliyle 91 bin bilim insanı ve öğrenci desteklendi
Kacır, teknolojik yetkinliklerle becerilerin tanımlanması ve belgelendirilmesi için geliştirdikleri Dijital Rozet platformuyla bugüne kadar 54 bin 575 kişiye 116 bin 783 dijital sertifika düzenlediklerini bildirdi.
Gelecek yıl üniversite kampüslerinde kuracakları 50 Milli Teknoloji Atölyesi ile gençlerin proje geliştirmeleri için imkan sağlayacaklarını söyleyen Kacır, “204 üniversite ve 98 firmayla sürdürdüğümüz Sektör Kampüste Programı’nda bu dönem açılan 140 farklı derste Yapay Zeka ve Doğal Dil İşleme, Siber Güvenlik, Yarı İletkenler gibi alanlarda öğrenciler reel sektör deneyimiyle buluşuyor. AR-GE merkezlerinde ve teknoparklar da istihdam edilen temel bilimler mezunu araştırmacılar için işletmelere 274 milyon lira destek verdik. 91 bin bilim insanı ve öğrencimize bu yıl TÜBİTAK eliyle 3 milyar lira katkı sağladık.” ifadesini kullandı.
Kacır, bu yıl uluslararası bilim olimpiyatlarında en fazla altın madalya kazanılan dönem olduğuna işaret ederek, öğrencilerin 17’sinin altın, toplam 73 madalya aldığını hatırlattı.
Uluslararası Lider ve Genç Araştırmacılar Programları ile araştırmalarını sürdürmek üzere ülkeye gelen bilim insanı sayısının 253’e ulaştığını dile getiren Kacır, “Trabzon, Düzce, Denizli, Uşak, Ankara ve İstanbul’da açtığımız 13 yeni merkezle bilim merkezi sayımızı 35’e çıkardık. Yıl sonuna kadar 5 yeni bilim merkezinin daha açılışını yapacağız. AB Ufuk Avrupa AR-GE programında 606 projede 305 milyon avro fonu ülkemize kazandırdık.” dedi.
Kacır, 8,5 milyon avro bütçeli İmalat Sanayiinde Kadın İstihdamının Güçlendirilmesi Projesi’ni hayata geçirdiklerini anımsatarak, NATO DIANA ağında yer alan test merkezi sayısını 10’a çıkardıklarını söyledi.
Türkiye-AB “Bilim, Araştırma, Teknoloji ve Yenilik” alanında Yüksek Düzeyli Diyalog mekanizmasının ikinci toplantısını düzenlediklerini vurgulayan Kacır, “Türk Devletleri Teşkilatı Birinci Sanayi, Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Bakanları Toplantısı’nı İstanbul’da gerçekleştirdik. Sahip olduğumuz bilimsel kapasiteyi dostlarımızla paylaşmaya devam ediyor, Azerbaycan Metroloji Enstitüsü için 12 Kalibrasyon Laboratuvarı kuruyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“TSE, Kalite Kampüsü’ne 2025’te taşınacak”
Bakan Kacır, vatandaşın güvenli ürünlere ulaşımını kolaylaştırma ve ölçümde doğruluk ilkesinden taviz vermediklerini belirten sanayi ürünlerinin teknik düzenlemelere uygun olarak piyasaya arzı ve ölçü aletlerinin doğru ayarlı kullanımı için muayene ve denetimler gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Bu yılının ilk 10 ayında, ölçü aletlerine ilişkin 1 milyon 334 bin periyodik muayene ve 247 bin denetim gerçekleştirdiklerini açıklayan Kacır, “4 bin 607 hazır ambalajlı ürünü üreticisinde denetledik. Piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri kapsamında 29 binin üzerinde denetim yaptık.” diye konuştu.
Kacır, Türk Standardları Enstitüsünün (TSE), bu yıl laboratuvarlarında 100 binden fazla test ve kalibrasyon hizmeti gerçekleştirdiği bilgisini paylaştı.
İthalat denetimleri kapsamında 163 bin ürünü inceleyerek standartlara uygun olmayan 4 bin 500 ürünün ülkeye girişini engellediklerini kaydeden Kacır, “Türkiye’nin kalite ve uygunluk değerlendirme üssü olacak Ankara Kalite Kampüsü’müze 2025’te taşınacağız.” ifadesini kullandı.
Kacır, KOSGEB, TÜRKPATENT ve Türkiye Uzay Ajansı dair 2023 yılı Sayıştay Denetim Raporlarında herhangi bir bulgunun yer almadığını, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının ise 2023 denetim programında yer almadığı için rapor düzenlenmediğini aktardı.
Bakanlık ile bu kurumların dışındaki bağlı ve ilişkili kuruluşların, koordine edilen kalkınma ajansları ve döner sermaye işletmelerine dair 2023 Yılı Sayıştay Denetim Raporlarında bazı bulgulara yer verilmiş olduğunu, mali tablo ve raporların önemli yönleriyle doğru ve güvenilir bilgi sunduğu görüşünün de mevcut olduğunu söyleyen Kacır, şöyle devam etti:
“Bakanlığımız ile bağlı ve ilgili kuruluşlarımıza 2023 yılında Bütçe Kanunu ile 63 milyar 820 milyon 469 bin lira ödenek verildi. Yıl içerisinde yapılan eklemelerle 108 milyar 78 milyon 299 bin 989 liraya ulaşan ödeneğin, 99 milyar 539 milyon 510 bin 729 liralık kısmı bütçe giderine dönüştü. 704 milyon 389 bin 340 liralık kısmı ise 2024 yılı bütçesine devretti.”
Bakan Kacır’ın konuşma yapacağı masanın önündeki sehpa üstünde KIZILELMA, HÜRJET, KAAN ve GÖKBEY’in maketleri yer aldı.
Kacır, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin, salgın sürecini oluşturdukları güçlü sanayi altyapısı sayesinde “zor dönemin kazanan ülkeleri” arasında geçirdiğini belirten Kacır, “AK Parti iktidarları döneminde Türkiye’nin imalat sanayisinin katma değerinin dünyadaki imalat sanayi katma değeri içindeki payı yüzde 0,7’den yüzde 1,33’e yükseldi. Bir Türkiye’nin üzerine adeta bir Türkiye ilave etmişiz. 2020’den bu yana toplam istihdam 26 milyon 695 binden yaklaşık 32 milyona yükseldi. ‘Türkiye sanayisizleşiyor’ diye bir şey yok. Sanayimizin istihdamdaki payı yüzde 20,5’e yükseldi.” diye konuştu.
Bakan Kacır, 2024’te imalat sektöründe kurulan şirket sayısının 12 bin 600, kapanan şirket sayısının 4 bin olarak gerçekleştiğini söyledi.
Savunma sanayisinin Türkiye’de yüksek teknolojiye geçişin lokomotif sektörü olduğunu vurgulayan Kacır, “Burada elde edilen kazanımların tüm sektörlere hızla yaygınlaşması, Türkiye için sanayi politikasında temel yaklaşımların başında geliyor. Bugün Togg, Ankara’da bir araştırma merkezi kurdu. Bu, akıllı araç teknolojileri alanında çalışan bir merkez. Burada şu anda 200’den fazla araştırmacımız çalışıyor. Bunların yarısı ASELSAN’da, TUSAŞ’ta yetişmiş mühendisler. Bu tür örneklerin sayısının yaygınlaşması için desteklerimizi sürdürmekteyiz.” ifadelerini kullandı.
“Teşviklerde siyasi kayırma” iddiasını reddeden Kacır, hiçbir destek programında ve teşvikte herhangi bir şirketin kayırılmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Destekledikleri ve teşvik ettikleri hiçbir şirketin siyasi görüşleriyle ilgilenmediklerini vurgulayan Kacır, “Siyasi görüşünü bilmeyiz. Bunların arasında parlamentoda grubu bulunan partilere üye insanlar veya siyasette hiç işi olmayan insanlar olabilir. Onların bu ülkeye kattıkları değer, gerçekleştirdikleri yatırım, üretim, sağladıkları istihdam, ihracat bizim için baş tacıdır, değerlidir ve bu yaklaşımımızdan da taviz vermeyeceğiz. Hiç kimseyi herhangi bir partinin mensubu olduğu için desteklemiyoruz. Hiç kimseyi herhangi bir partinin mensubu olduğu için desteklemekten de imtina etmeyiz.” diye konuştu.
“Kıymetini bu ülkenin kalkınması için ter döken herkesin iyi bilmesi gerekir”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Türkiye’nin “Devrim” otomobilinden bu yana kendi yerli ve milli otomobiline sahip olmanın hayaliyle bugüne geldiğine işaret etti.
Yerli otomobil üretimi konusunda güçlü iradenin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ortaya konulduğunu anlatan Kacır, şöyle devam etti:
“Türkiye’de yıllık 500 bine yakın aracın satıldığı 2011’de Cumhurbaşkanımız, ‘Artık bu ülkenin bir yerli otomobil markasına sahip olmasının vakti gelmiştir. Bu işi yapacak kimseye her türlü desteği vermeye hazır olacağız.’ dedi fakat bu işi en kuvvetli şekilde yapacak pek çok sanayicimiz harekete geçmekten imtina etti. Kimileri, televizyon kanallarında ‘Bu işin hayal olduğunu, gerçekçi olmadığını’ söylediler. ‘Türkiye’nin bir milli marka otomobile ne ihtiyacı var? Zaten Türkiye’de birtakım otomobil markaları üretim yapmakta.’ dediler. Fikri sınai hakları bize ait olan bir otomobilin varlığının kıymetini bu ülkenin kalkınması için ter döken herkesin iyi bilmesi gerekir.”
Togg araçlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teşrifleriyle 2019’da kamuoyuna tanıttıklarını hatırlatan Kacır, 1,5 yıl içinde Togg araçlarının 40 binden fazla üretildiğini ve yollara çıktığını belirtti.
Kacır, yapacak çok işlerinin bulunduğunu ve bunun bir teknoloji yarışı olduğunu dile getirdi.
Otomotiv sektörünün büyük dönüşüm yaşadığının altını çizen Kacır, “Özellikle elektrikli araç ve sürücüsüz otomobil dönüşümü, sektörü baştan sona hızla değiştiriyor, dönüştürüyor. Küresel pek çok marka bu dönüşümü zorluklarla göğüslüyor. Bütün bu dönüşüm sürecinde bugüne kadar kim ne derse desin aldırmaksızın nasıl Togg’un yanında olmuşsak bundan böyle de Togg’u güçlü şekilde desteklemeye, yüksek teknoloji kabiliyetleriyle Togg’un rekabet gücü kazanmasını sağlayacak adımlar atmaya devam edeceğiz. Bunları yaparken ihracatımızın lideri olan, yılda 35 milyar dolar ihracat yapmakta olduğumuz, yüz binlerce emekçi kardeşlerimizin çalıştığı otomotiv sektörünü güçlü kılacak adımları sürdüreceğiz.” diye konuştu.
“Elektrikli araç teknolojisi gibi alanlarda tedarikçi bazımızı güçlendirecek”
Bakan Kacır, Türkiye’de 13 markanın otomobil üretimi yaptığını, bunun 8’inin küresel markalar olduğunu ve bunları desteklemeye, özellikle yeni teknoloji yatırımlarını Türkiye’de gerçekleştirmelerini teşvike devam edeceklerini söyledi.
Ford’un 3,6 milyar dolarlık, TOFAŞ’ın 2,1 milyar dolarlık, Toyota’nın 1,9 milyar dolarlık, Renault’un 1,5 milyar dolarlık, Mercedes-Benz’in 837 milyon dolarlık, Hyundai’nin 750 milyon dolarlık ve bu markaların toplam 15 milyar dolarlık 78 projesi için yatırım teşviki verdiklerini bildiren Kacır, “Niçin vermişiz? Türkiye’de yatırım, istihdam, üretim, ihracat olsun diye. Bu sayede sektörümüz bugünlere gelmiş.” ifadelerini kullandı.
Kacır, 2002’de Türkiye’de yaklaşık 300 bin araç üretilirken bu rakamın geçen sene 1 milyon 400 bini aştığını kaydetti.
Bir yandan bu markaların elektrikli, sürücüsüz, hidrojenli araç teknolojilerine ilişkin yatırımlarına teşvik vermeyi sürdüreceklerine dikkati çeken Kacır, “Bir yandan da alanda dünyada lider olmuş, teknolojinin öncüsü olmuş yeni markaları Türkiye’ye kazanmak için gayret edeceğiz. Biz, bu markaların yatırımlarını Türkiye’ye çekmezsek bunlar giderler, etrafımızda başka ülkelerde yatırım yaparlar.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Gümrük Birliği üyeleri ve 23 ülkeyle serbest ticaret anlaşması bulunan bir ülke olduğunu söyleyen Kacır, BYD, Chery ve diğer Çin markaları gibi özellikle küresel pazara güçlü şekilde giriş yapan, elektrikli araç teknolojisinde lider olmuş markaların yatırımları Türkiye’ye çekilmezse bunların Avrupa’daki diğer ülkelerde yatırım gerçekleştirerek Türkiye’ye gümrüksüz araç satabileceklerine işaret etti.
Togg’a rekabet gücü kazandırmak zorunda olduklarını ve bunu gerçekleştireceklerini söyleyen Kacır, “BYD ve Chery gibi markaların Türkiye’ye yatırımları, Türkiye’nin otomotiv sektörünü, mobilite teknolojileri istikametinde dönüştürmeyi hızlandıracak. Elektrikli araç teknolojisi gibi alanlarda tedarikçi bazımızı güçlendirecek. BYD ve Chery gibi markalar, yüksek yerlilik düzeyiyle yüksek katma değer ve ihracat odaklı Türkiye’de yatırım yapacak. Bunlar, Türkiye’nin tedarik sanayisiyle birlikte çalışacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Türkiye’de katma değer oluşumunun önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Önemli olan elektrikli ve sürücüsüz araç teknolojilerinin Türkiye’de daha fazla gelişmesidir. Bu, Togg’a da yarayacak. Togg, elektrikli araç teknolojileri konusunda Türkiye’den tedarikçilerle çalışıyor. Bu tedarikçilerin ölçek büyütmesi, Togg’un da rekabet gücünü artıracaktır. Bütün bunları Türkiye’de gerçekleştirmeyi sürdüreceğiz. Milletimizin refahı için, Türkiye’nin istikbali için gayretlerimizi artırarak devam ettireceğiz.”
Kacır, bir milletvekilinin sorusuna karşılık da “Trendyol ile Togg arasındaki anlaşma, tamamen iki marka arasında bir pazarlama işbirliğidir.” dedi.
Togg’un akıllı bir otomobil olduğunu vurgulayan Kacır, “Kullananlar daha iyi bilir. Ümit ederim ki milletvekillerimizin hepsi Togg kullansın. Togg’un iyi bir platformu ve orada çok sayıda uygulama var. Sadece bir markanın uygulaması yok. O uygulamaların sahibi olan diğer teknoloji şirketleriyle de Togg arasında işbirlikleri oluyor ve olmaya devam edecek.” diye konuştu.
Türkiye’nin 47 OECD üye ve gözlemci ülkeleri arasında 2002-2022 döneminde satın alma gücü paritesi dolar cinsinden AR-GE harcamasını en çok artıran 2. ülke olduğunu belirten Kacır, “Teknoparklarda yer alan firmalar tarafından bugüne dek 2 trilyon 157 milyar lira yurt içi satış, 11,8 milyar dolar ihracat gerçekleşti. AR-GE ve tasarım merkezlerinde yürütülen faaliyetler sonucu ortaya çıkan ürünlerden elde edilen satış tutarı da 16 trilyon liranın üzerinde. Türkiye’nin ihracatı sadece savunma havacılık sektöründe 250 milyon dolardan, geçtiğimiz yıl 5,5 milyar dolara yükseldi. Bu yıl 6 milyar doları aşıyoruz. İnşallah hızla 10 milyar dolar düzeyine çıkaracağız.” diye konuştu.
Bakan Kacır, yapay zekanın çokça konuşulduğuna dikkati çekerek, son 5 yılda TÜBİTAK’ın, yapay zeka alanında üniversiteler ve firmaların 3 bin 42 projesine 5,8 milyar lira destek verdiğini söyledi.
“Türkiye’nin gündemi bilim ve teknolojiyle doldu”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Türkiye’nin uzay çalışmalarına dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye kendi vatandaşlarını uzaya bilimsel araştırma yapmak üzere göndererek bilim tarihinde kendi yolculuğunda yeni bir sayfa açmıştır. Bu elbette milyonlarca gencimiz için ilham kaynağı olmuştur. Aynı zamanda bizim bilim insanlarımızın küresel düzeyde araştırma yapma imkanlarının kuvvetlenmesine vesile olmuştur. Türkiye’deki üniversitelerin araştırma projeleri de insanlı uzay projesi kapsamında icra edildi. Bize haksızlık yapabilirsiniz, biz nihayetinde siyaset yapıyoruz, buna bir yere kadar katlanabiliriz ama siz bu bilim insanlarının aylarca, yıllarca emek vererek hazırladıkları bilimsel araştırma projelerini küçümserseniz, gerçekleştirilen bu bilimsel misyonu bir turistik seyahate benzeterek alaya alırsanız, en büyük haksızlığı hem bu bilim insanlarımıza hem de bütün bu bilimsel çalışmalardan ilham alan Türk gençlerine yapmış olursunuz.
Astronot misyonumuz ve astronotumuzla gerçekleştirdiğimiz programların da seçimle bir ilgisi yoktu. Dünyanın her yerinde astronotlar, bilimsel misyonları icra ettikten sonra deneyimlerini gençlerle çocuklarla paylaşırlar. Bugün, TÜBİTAK bilim dergilerinin aylık 750 bin erişimi var. Nasıl oldu bu? Çünkü biz ocak ayında astronotumuzu gönderdik ve bütün Türkiye’nin gündemi bilim ve teknolojiyle doldu. Bundan hepimizin mutlu olması icap etmez mi? Lütfen bu konuları siyasi malzeme haline getirmeyelim.”
“Bu projeleri tüm siyasetçiler olarak sahiplenelim isteriz”
TÜBİTAK’ın faaliyetlerine yönelik bir eleştiriye ise Kacır, “Hepsini tek tek saymayacağım ama ilk yerli ve milli uydumuz RASAT, ilk askeri gözlem uydumuz GÖKTÜRK 2, ilk milli metre altı yer gözlem uydumuz İMECE’yi, ilk milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’yı TÜBİTAK UZAY geliştirdi ve ODTÜ yerleşkesinde faaliyetlerini sürdürüyor.” yanıtını verdi.
Kacır, Togg’un yanı sıra milli savunma sanayisinin iftihar kaynağı projelerinin siyaset malzemesi yapıldığına yönelik eleştirileri ise şöyle cevapladı:
“Bizim böyle bir derdimiz yok. Elbette her siyasi iktidar, döneminde gerçekleşmiş başarıların gururunu milletiyle birlikte taşıyacaktır. Ama biz bütün bu projeleri tüm siyasetçiler olarak sahiplenelim isteriz. ‘KAAN acaba 400 metre irtifayı geçemiyor mu?’ dendi. Dünyada bir elin parmağı kadar ülke 5. nesil savaş uçağı üretebiliyor. Bizim evlatlarımız, bizim kardeşlerimiz gece gündüz çalışıp üretiyor. Bu çamurları atanların aracılığını yapmak bize yakışır mı? KAAN 400 metrede takılı kalmamış, 14 dakika süreyle 10 bin fit, 3 bin 48 metre irtifaya çıkmış. Siz her fırsatta bu milli projelerin aleyhine şeyler söylüyorsunuz. Sonra da bu projeler başarıya ulaştığında bizim iftiharımızın, mutluluğumuzun bir paydaşı olamıyorsunuz, nihayetinde bizi bu projeleri siyasallaştırmakla itham ediyorsunuz. Ben takdiri milletimize bırakıyorum.”
Bakan Kacır, güneş hücresi üretimine yönelik bir soru üzerine, “ABD, Çin hücresi kullanılmış güneş panellerinin ülkeye girişine izin vermiyor. Belki Avrupa’nın da böyle tedbirler alma olasılığı var. Dolayısıyla biz entegrasyonu kuvvetlendirirsek, güneş hücresi üretimini Türkiye’de artırabilir, halihazırda güçlü olduğumuz panel üretimini kuvvetlendirecek adımlar atabilirsek, muazzam bir fırsat yakalayabiliriz.” diye konuştu.
“Şirketlere ödevler vereceğiz”
Özel meslek liseleri, devlet meslek liseleri ve meslek yüksek okullarında öğrenci sayısının 75 bine ulaştığına işaret eden Kacır, “Bu konuda daha fazla çalışacağız, şirketlere ödevler vereceğiz. Önümüzdeki dönemde Bakanlığımızdan teşvik almış büyük şirketler, daha fazla insan kaynağımıza yatırım yapma durumunda olacaklar.” ifadelerini kullandı.
Kacır, tek dertlerinin topyekün kalkınmanın gerçekleşmesi ve milletçe Cumhuriyetin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı yapacak işleri hayata geçirebilmek olduğunu sözlerine ekledi.
Komisyonda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yanı sıra GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standardları Enstitüsü, Türk Patent ve Marka Kurumu, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi, Türkiye Uzay Ajansı’nın 2025 yılı bütçeleri kabul edildi.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.