Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey Yunan, tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur. Yunanistan’a tek cümlemiz var, İzmir’i unutma.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Samsun Çarşamba Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST KARADENİZ 2022’de yaptığı konuşmada, ülkenin milli teknoloji hamlesinin parlayan yıldızı haline gelen TEKNOFEST’in tüm katılımcılarına, ziyaretçilerine şükranlarını sundu.
Ülkeye böylesine iftihar verici bir markayı kazandıran T3 Vakfı ile onunla birlikte yol yürüyen tüm kurumları tebrik eden Erdoğan, ilk kıvılcımını İstanbul’da bir avuç gencin yaktığı bu ateşin artık tüm Anadolu’yu hatta tüm bölgeyi kuşattığını söyledi.
Bu yıl beşincisi düzenlenen dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivalinin kapsama alanının artık sınırlar dışına taştığını anlatan Erdoğan, geçen mayıs ayında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen TEKNOFEST’i gururla takip ettiğini aktardı.
Karşısında muhteşem bir tablo gördüğünü ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“TEKNOFEST, farklı bir gençlik. TEKNOFEST, şu anda tüm gücüyle ülkemizin geleceğine farklı bir ufuk çizgisi. TEKNOFEST’in ilkinin yapıldığı 2018’de günlük katılımcı sayısı, 550 bin gibi, bu tür bir etkinliğe göre fevkalade iyi bir sayı olarak gerçekleşmişti. Bugüne geldiğimizde sadece yarışmacı başvurusu 600 bine ulaşan bir TEKNOFEST yaşıyoruz. TEKNOFEST KARADENİZ ülkemizin 81 vilayetinden ve 107 ayrı ülkeden katılan 154 bin takım bünyesindeki 600 bin gencimizin 40 ayrı dalda yarıştığı bir şölene dönüştü. Bir teknoloji etkinliğinin, özellikle gençlerimiz tarafından bu derece benimsenmesi gerçek anlamda bir zihni dönüşümdür. Bazıları, gençlerimizi harflerle kuşaklara ayırarak umutsuzluk ateşi yakmaya çalışırken asıl gerçek işte burada karşımızda duruyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gerçeğinin de ihtiyacının da TEKNOFEST kuşağı olduğunu dile getirdi.
“Her kim bu gençliğe bakıp ülkesinin ve milletinin aydınlık geleceğini değil de başka şeyler görüyorsa dönüp kendi zihnini, gönlünü sorgulasın.” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu gençlik bir asır önce Çanakkale’de yedi düveli dize getirmişti. Bu gençlik bir asır önce Milli Mücadele’yi zafere ulaştırmış, düşmanı denize dökmüştü. Bu gençlik Cumhuriyet tarihi boyunca hep demokrasinin, kalkınmanın, istiklalinin ve istikbalinin yanında yer alarak ülkesini yüceltmiştir. Bu gençlik 20 yıldır verdiğimiz her mücadelede bizim de yanımızda yer almış, en büyük güç ve moral kaynağımız olmuştur. Bu gençliğin sadece 15 Temmuz gecesi yazdığı destan bile başlı başına bir efsanedir, bir başarı hikayesidir. Şimdi bu gençliği burada, TEKNOFEST KARADENİZ’de görüyorum.”
“Zaman bizim haklı olduğumuzu göstermiştir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye kendi teknolojilerini geliştirmek, kendi savunma sanayi ürünlerini tasarlayıp üretmek için yola çıktığında gençlere güvendiklerini aktardı.
Birilerinin ise hep yaptıkları gibi gençleri küçümseyerek, gençlerin gönül dünyalarını karartarak, zihin dünyalarını karıştırarak bozgunculuk peşinde olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Zaman bizim haklı olduğumuzu göstermiştir. Dün Nuri Demirağ’a, Nuri Killigil’e, Vecihi Hürkuş’a, Şakir Zümre’ye yaptıkları eziyetleri bugünkü gençlerimize yapmalarına izin vermedik, vermeyeceğiz. Biz insanımıza güvendik, insanımıza dayandık. Akif, ‘Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol. Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.’ diyor. İnsanımıza yol açtık, imkan verdik ve hamdolsun sonuçta tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bir yere geldik. Atalarımızın ‘Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner.’ diye bir sözü var. Dün bize parasıyla savunma sanayi teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hale geldik. Başbakan olduğumuz zaman değil seçimi kazandığımız zaman Bush, ABD’nin başkanıydı. Ziyarete gittim. Başbakan değilim. ‘Hani bize İHA verecektiniz, ne oldu İHA’lar, terörle mücadele ediyoruz.’ dedim. Condoleezza Rice’ı çağırdı, ‘Türkiye’ye hala İHA vermediniz mi?’ dedi. ‘Evet’ dedi. ‘Hemen süratle Türkiye’ye İHA’ları vereceksiniz.’ dedi. Bize o zaman 48 saatte İHA’ları verdiler fakat bizim bu görüşmemizden sonra rahmetli Özdemir Bayraktar ağabeyimiz de çocuklarıyla beraber adımı attı ve Bayraktar İHA’ları üretmeye başladılar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Özdemir Bayraktar’ın ruhuna Fatiha okudu.
Erdoğan, silahlı insansız hava araçlarının dünyanın 30’dan fazla ülkesinde Türkiye’yi gururla temsil ettiğine, bu araçlara entegre edilen hemen her tür cihazın ve mühimmatın üretiminin de yerli olarak yapıldığına dikkati çekti.
“Samsun’da ilk defa sizlerin takdirine sunulan Kızılelma insansız savaş uçağımız dünya harp tarihinde oyun değiştirici hamle olarak görülmektedir.” ifadelerini kullanan Erdoğan, dünyanın her yerinde teknolojik atılımların öncüsünün savunma sanayi olduğunu bu amaçla geliştirilen ürünlerin kısa sürede hayatın diğer alanlarına da teşmil edildiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insansız hava araçlarının savunma sanayinin yanında lojistikten tarıma kadar birçok farklı mecrada kullanılmaya başladığına işaret ederek, şunları aktardı:
“TEKNOFEST alanında coşkuyla birlikte olduğumuz her bir gencimizin gözünde, ülkemizi teknolojinin gücü üzerinde yükseltme iradesinin, azminin, dirayetinin ışığı parlıyor. Burada günümüzün Cezerisi, Harizmisi, İbni Sinası, Mimar Sinanı, Ali Kuşçusu, Hezarfen Ahmet Çelebisi, Katip Çelebisi olmak için can atan gençlerin yürek çarpıntısını duyuyorum.”
“Yüzde 80 yerli ve milli savunma sanayine sahibiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye son 20 yılda asırlık eser ve hizmetler kazandırdıklarının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Göreve geldiğimizde yüzde 20 yerli-milli, bu kadardı. Ama şimdi yüzde 80 yerli ve milli savunma sanayine sahibiz. 2023 hedeflerimizi hayata geçirdik. Gençler sizler de inşallah Türkiye’yi 2053, 2071 vizyonuyla çok daha ilerilere taşıyacaksınız. Rabb’ime bana böyle bir gençlikle yol yürüme, böyle bir gençlikle gönül ve fikir birliği yapma imkanını verdiği için hamdediyorum.
Sevgili gençler, sizlerin her birini teknoloji elçilerimiz olarak görüyorum. Elbette ülkemizde zehir gibi çalışan beyinleri ve yerinde duramayan enerjileriyle henüz kendilerine ulaşamadığımız gençlerimiz var. İnşallah her yıl zemini daha da genişleyen, kapsamı artan, etkinliği yükselen TEKNOFEST sayesinde onları da bu şölene dahil edeceğiz. Türkiye’ye yakışan 600 bin değil, 1 milyon, 2 milyon, 3 milyon yarışmacılı teknoloji festivalleridir.”
“Gençlerin ülkemize akın ettiği bir teknoloji iklimi inşa etmeliyiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin böyle bir potansiyelinin bulunduğunu ve bunu yapabileceklerine inandığını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Bunun yanında festivalimizi kendi evlatlarımızla birlikte dünyanın dört bir yanından katılımlarla da zenginleştirmeliyiz. Özellikle Türk dünyasının birikimini ülkemizde toplayan bir cazibe merkezi haline gelmeliyiz. ‘Bir fikrim var’ diyen gençlerin bunu gerçekleştirmek için yurt dışına gitmeyi düşündüğü değil diğer ülkelerdeki gençlerin ülkemize akın ettiği bir teknoloji iklimi inşa etmeliyiz.”
“Ülkemizde huzuru, istikrarı, güveni, barışı güçlü tutmamız gerekiyor”
Bunun ilk adımlarının atıldığını, ilk kozalarının örüldüğünü ve ilk çiçeklerinin boy göstermeye başladığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Tabii bunun için öncelikle ülkemizde huzuru, istikrarı, güveni, barışı, gelişmeyi, kalkınmayı, demokrasiyi güçlü tutmamız gerekiyor. Maalesef bölgemiz başta olmak üzere dünyada haksızlık ve adaletsizlik yanında krizlerin, çatışmaların, yıkımların, sefaletin hakim olduğu pek çok yer var. Güneyimizden kuzeyimize, doğumuzdan batımıza coğrafyamızın her yerinde bu can yakıcı hadiselerin yaşandığı pek çok yeri sayabiliriz.
Türkiye, tarihinden, birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden aldığı güçle bu ateş çemberinden kendini bir istikrar ve huzur sembolü olarak ayrıştırmaktadır. Ben milletimle gurur duyuyorum. Ülkemizin böyle bir coğrafyada, böyle bir tarihi miras üzerinde, böyle bir devlet geleneği etrafında zayıf olmak, zayıf kalmak gibi bir şansı yoktur. Biz, siyasi, ekonomik, teknolojik, diplomatik, askeri, sosyal, kültürel her bakımdan güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde emin olun, bizi Suriye’den de Ukrayna’dan da Bosna’dan da beter ederler.”
“Gurur duymamızın sebebi ülkemizi güçlü tutma mecburiyetimiz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunun için ülkenin ve milletin geleceği gençlere her türlü desteği verdiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Bayraktar’la, Anka’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Atak’la, Hürkuş’la, Gökbey’le, Milli Muharip Uçak projesi ve daha nice teknolojiye dayalı atılımla gurur duymamızın sebebi savaşa olan hevesimiz değil, ülkemizi güçlü tutma mecburiyetimizdir. Yerli otomobilimizi, bilgisayarımızı, çipimizi, uçağımızı, gemimizi, uydumuzu, elektronik sistemlerimizi üretme konusundaki gayretimizin sebebi, bunları edinmekteki zorluğumuzdan ziyade, ambargo gibi mihnetlere maruz kalmama kararımızdır.”
Erdoğan, milli mücadele zafere ulaşıp Cumhuriyet kurulduğunda orduyu güçlendirmek için savaş uçağı ihtiyacının ortaya çıktığını anlattı.
Bunun için şehirlerin kendi içlerinde kampanya düzenleyip, orduya isimlerini taşıyacak birer uçak almaya çalıştığını anımsatan Erdoğan, “Bu çerçevede bağışta bulunması için Nuri Demirağ’a da gidiliyor. Nuri Demirağ, kendisinden bağış isteyenlere, ‘madem milletimiz tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bunu başkalarının lütfuna bırakamayız. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.’ diyor. Nuri Demirağ’ın sahip olduğu vizyon o dönemin yöneticilerinde olmadığı için maalesef bu teşebbüs acı bir şekilde sonuçlanıyor. İşte Hürkuş’un ilk örneği olduğu kendi uçağımızı yapmak için 70 yıl beklemek zorunda kaldık. Bir daha böyle durumlara düşmemek için en büyük güvencemiz ve umudumuz TEKNOFEST kuşağıdır, Ne Z kuşağı ne Y kuşağı TEKNOFEST kuşağı.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, birilerinin “bütün bunlar eskiden niye yapılmamış da bugün gündeme geliyor” diye soracaklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Bu soruyu aslında eski Türkiye’nin aktörlerine, eski Türkiye vaadiyle yeniden ülkenin yönetimine talip olanlara yöneltmek lazım. Gerçekten de Türkiye, tüm bu teknolojik atılımları hadi daha öncesini bir kenara bıraktım, son 60-70 yılda niye yapmadı acaba? Ülkemizin bu dönemine baktığımızda cevap kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gençlerimizi kimi zaman sağcı-solcu diyerek, kimi zaman Sünni-Alevi diyerek, kimi zaman Türk-Kürt diyerek, kimi zaman şucu-bucu diyerek birbirlerine kırdırtanların böyle bir derdi olması mümkün mü? Bugün hala aynı kirli oyunların tahrikini yapanların aynı sinsi tuzakları önümüze döşeyenlerin böyle bir gündemi olması mümkün mü?”
Erdoğan, Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” dizelerini hatırlatarak, “İşte Akıncı, işte Kızılelma.” dedi.
26 Ağustos’ta Malazgirt’te olunduğuna değinen Erdoğan, “Geldik Fatih ve Cumhuriyetimizin kuruluşuyla Gazi Mustafa Kemal’e ve şimdi onunla beraber bizler de bu yolda yürüyoruz. Bizim niyetimiz de gayretimiz de başarımız da yaptıklarımız da ortadadır. Laf ola beri gele yok. Bizim işimiz var, bizim yapacaklarımız var. İnsanlarımızı birbirine düşman etmekten, yalanla, iftirayla, çarpıtmayla vakit öğütmekten, pişkince ortada gezmekten başka numarası olmayanlar, bu dediklerimizi anlayamazlar. Ecdadın dediği gibi, Kamil odur ki koya dünyada eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.” diye konuştu.
Eserleriyle milletin ve gençlerin karşısında olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Eseri olmayanların takdirini de sizlere bırakıyoruz.” dedi.
Bir zamanlar Amerika’dan Avrupa’ya, Rusya’dan Japonya’ya, hatta Hindistan’dan Brezilya’ya kadar nice ülkelerin harıl harıl çalışıp, teknoloji üretirken Türkiye’dekilerin vesayet ve darbe bataklığında çırpındığını belirten Erdoğan, “Onlar gençlerini teknolojiyle, bilimle, erdemle yoğurarak yetiştirirken bizdekiler, üniversite kapılarında benim başörtülü kızlarımı, bacılarımı üniversiteye almamakla uğraştılar. Gelişmiş ülkeler, dünyanın dört bir yanından gelen insanları kalkınma atılımlarının desteği haline dönüştürürken, bizimkiler henüz kendi vatandaşlarına bile asgari insani şartları sağlamayı başaramıyordu.” ifadelerini kullandı.
“Bedeli ağır olur”
Tüm bu yaşananlarda siyasetçisinden bürokratlarına, iş insanından akademisyene herkesin payı ve sorumluluğu olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“En son FETÖ ihanet çetesinin yaptığı alçaklıkların ortaya dökülmesi bile tek başına Türkiye’nin nelere rağmen bugünlere geldiğinin ispatıdır. Bu FETÖ değil mi ya, başörtü için ‘teferruattır’ diyen, yazıklar olsun. ‘Hoca’ diye geçin ama başörtüsüne ‘teferruattır’ de. Şimdi nerede? Pensilvanya’da. Kimin beslemesi? Amerika’nın. Kimin dost, kimin de karşımızda olduğunu iyi bilmemiz lazım. Şu anda bu Amerika, Dedeağaç’a, Yunanistan’a silahları gönderiyor mu? Uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’lerle bizi tehdide kalkışıyor mu? Ey Yunan, bak tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır. Yunanistan’a bizim tek cümlemiz var, İzmir’i unutma.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı Türkiye’nin şimdi kimi alanlarda dünyanın en gelişmiş ülkelerinin de üzerine çıkan başarılarıyla kendini kabul ettirdiğine dikkati çekerek, “Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz. Dün ülkemizin ayağına prangalar takarak, ilerlemesini engelleyenlerin, bir yerlere fırsat kollayarak, beklediğinden emin olun.” dedi.
Hep birlikte bunlara fırsat vermeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, “Vereceğimiz mücadele zorlu olacaktır, fedakarlık gerektirecektir, bedel ödettirecektir ama sonunda ortaya çıkacak başarının getireceği huzurun, mutluluğun, refahın tarifi mümkün değildir.” değerlendirmesini yaptı.
Bu mücadelenin somut örneğinin TEKNOFEST’i düzenleyen “Bayraktar kardeşler” olarak karşılarında durduğunu anlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“İnsansız hava araçlarını geliştirirken hangi engellerle karşılaştıklarını, hangi ihanetlere şahit olduklarını, hangi sabotajlara maruz kaldıklarını en iyi onlar biliyor ve ben biliyorum. Yeri geldi kendilerine pist verilmedi, pist. Yeri geldi uçuşları yasaklandı, yeri geldi tehdit edildiler ama yılmadılar, çalıştılar, çabaladılar ve sonuçta ortaya bir dünya markası çıkardılar. Keban Barajı inşa edilirken birileri ‘kurbağalara göl yapıyorsunuz’ diyerek kendilerince projeye takoz olmaya çalışmışlardı. Bunların kim olduğunu biliyorsunuz, söylememe gerek var mı? Ama buraya da gelmiş. Vatan Caddesi inşa edilirken birileri ‘Buraya uçak mı indireceksiniz?’ diyerek, vizyonsuzluklarını sergilemişlerdi. Boğaz köprülerinin her birinin inşası sırasında birileri, engel olmak için ellerinden geleni yapmışlardı. İşte birinci köprüde, ikinci köprüde, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde…Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptırmamak için neler yapmadılar ki? Açık açık söyledim, ‘boşuna uğraşıyorsunuz. Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapacağız, bitireceğiz’ dedik ve bitirdik.”
“Onların hayallerinin ulaşamadığı yere bizim icraatımız ulaşır”
Çanakkale 18 Mart Köprüsü’nde de aynısının yapıldığını anımsatan Erdoğan, “Ne oldu, yaptık mı, yaptık. Engelleyemediler, engelleyemeyecekler. Çünkü onların hayallerinin ulaşamadığı yere bizim icraatımız ulaşır. Eğer bunlara takılıp kalsaydık, ülkede tuğla üstüne tuğla koyamaz, milletimizi hakkı olan hizmetlerin hiçbirine kavuşturamazdık. Sizler de verdiğimiz tüm desteklere ve inşa ettiğimiz girişimci dostu iklime rağmen belki farklı alanlarda öngöremediğimiz engellerle karşılaşabilirsiniz. Sakın ha mücadeleden vazgeçmeyin, sakın ha azminizi kaybetmeyin, sakın ha teslim olmayın.” diye konuştu.
Kendi hayatındaki mücadelesini anlatırken de sık sık “Sabreden zafere ulaşır” sözünü tekrarladığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Unutmayın Cumhurbaşkanınız olarak daima yanınızdayım. Gencim, gençlerle beraberim. Allah ömür verdikçe de hep yanınızda olacağım. Bakanlıklarımızla kurumlarımızla okullarımızla T3 Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarımızla özel sektörümüzle ailelerimizle el ele vererek, bu mücadeleyi zafere ulaştıracağız. ‘Başarının sahibi çoktur, başarısızlık öksüzdür’ bu sözü unutmayın. Biz her hal ve şart altında sizin yanınızda olmayı sürdüreceğiz. Karadeniz’deki doğal gazı keşfederken ‘her arayan bulamaz ama unutmayın bulanlar, arayanlardır’ sözünü unutmayın. Aynı şeyi teknoloji geliştirme peşinde koşan sizler için de söylüyorum, her deneyen netice alamayabilir ama neticeye ulaşanlar, denemekten vazgeçmeyenlerdir. Rabbim zihnimizi açık, işinizi kolay, gücünüzü kavi, bahtınızı açık kılsın.”
TEKNOFEST KARADENİZ’in düzenlenmesinde emeği geçen ve katılan tüm takımları tebrik eden Erdoğan, ziyaretleriyle gençlere destek olan vatandaşlara da teşekkürlerini iletti.
Erdoğan, alandaki gençlerle, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” sözlerini tekrarladı.
(AA)
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.