“Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar.”
(Kur’an-ı Kerim, Şûrâ Suresi 38. Ayet).
“Şurası açıktır ki, işletmelerin kurucularının ömrüne bağlı olmaksızın yaşamaları ancak müesseseleşmek ile mümkündür. Sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerde gördüğümüz bütün büyük kuruluşlar, şahıslar yerine sistem ve organizasyonla uzun sürelerde ayakta kalmışlardır.”
(Vehbi Koç).
“Başak olgunlaştıkça boynunu eğer.”
(Atasözü).
“Dünyada kusursuz iki insan vardır: Biri ölmüştür, öteki ise doğmamıştır.”
(Çin Atasözü).
Bazen teşvik amaçlı bazen de eleme/seçme adına günümüzde hemen hemen her alandaki “başarı” kriterleri geçmişe göre çok değişmiş, sistematik bir şekilde değişmeye de devam etmektedir. Günümüzde başarılı olabilmenin en önemli kriterlerinden birisi, sistem kurmak ve bu sistemi işler hale getirmektir. Sistemsiz çalışmalar uzun vadede çalışmayı zorlaştırır, verimsizliği artırır ve en sonunda faaliyetler durma noktasına gelir. Bilgi, tecrübe ve kültürün kolaylıkla aktarılabilir olması günümüzün en önemli konularından birisidir.
Başarılı olabilmenin en önemli şartlarından birisi de ortak akılla hareket etmektir. Yani kararları tartışarak ve danışarak birlikte almaktır. Bir insanın her şeyi bilmesi ve anlaması mümkün değildir. Bu yüzden konunun uzmanlarıyla tartışarak, istişare ederek kararlar alınmalıdır. Yoksa yanlış kararlar alınması muhtemeldir. Tarafları dinlemek, onları anlamak ve sonunda en iyi kararı vermek gerekir. Bu kapsamda her şeyi en iyi ben bilirim tavrıyla hareket etmemek gerekir. Egodan kaçınılmalı, mutlaka ve mutlaka bir bilene danışılmalıdır.
Kişiye bağlı sistemleri veya yapıları ele aldığımızda, bireyler gerek mecburiyetler gerekse de kendi genetik aktarımları nedeni ile primitif (ilkel) davranabilmekte; elindeki tecrübesini, bilgisini saklama, toprağa gömme yoluna gidebilmektedir. Hâlbuki bu kazanımlar tek başına edinilmiş değildir! Böylesi davranışlar ileri zamanlarda tek adama dönüşme durumunu ortaya çıkarabilmektedir. O olmadığında işler adeta durma noktasına gelmekte, “Biz şimdi ne yapacağız?” gibi cümleler sarf edilmektedir. Huzurlu bir çalışma ortamı için bu gibi durumların ortaya çıkmasına engel olunmalıdır. Zira başarı, ekip işidir. Marifeti tek kişide aramak yanlıştır. Öyle olsa bile sürdürülebilir olamaz. Kısa vadede başarısızlıkla sonuçlanması muhtemeldir.
İlk insanın yaradılışından beri toplumun büyük kısmının güce, kötülüğe ve zenginliğe, fıtratı gereği, farklı bir ilgisi mevcuttur, değiştirilmesi de imkânsız derecede zordur. Bu ilgi, bireylerin iştahını kabartır, egosunu artırır, ekmeğine yağ sürer. Bu nedenle bu gibi sıkıntılara mahal vermemek için böylesi kişilere aşırı önem verilmemelidir. Kurulan sistemler ve yapılar kişi tabanlı olmamalıdır. Sistem sağlam olunca kim gelirse gelsin çark döner ve işler yürür. Sistemin sağlıklı çalışabilmesi için çalışma sahası içerisinde edinilen tecrübeler, akademik makaleler gibi üst düzey yayımların yanı sıra, Ahmet amcanın, Fatma teyzenin de anlayabileceği şekilde düzenli olarak arşivlenmiş olmalı ve bilginin kurum içerisinde erişiminin sürekliliği sağlanmalıdır. Bilgi kurumsallaşmalıdır. İlgili herkesin eşit erişimi için laboratuvar, makina, donanım, atölye kullanımının takibi yapılmalıdır. Bu gibi işler için bilgisayar yazılımları kullanmak büyük kolaylık sağlayacaktır. Bir diğer pratik yöntem “eşitleme”dir. Gerek vekil atamak yoluyla gerekse de görevlere farklı kişilerin gelmesi sağlanarak yetkinin eşit dağıtılması suretiyle bilginin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
Kişileri gereğinden fazla ön plana çıkartmamak gerekir. Kişiler çok ön plana çıktığında takım çalışması kaybolur, keramet kişilerde aranmaya başlanır ki bu son derece tehlikeli bir durumdur. Olayı aşırı kişiselleştirmek, kişinin performansını etkiler, farklı duygulara girmesine sebep olur. Bu yüzden kişiyi, çok fazla ön planda tutan, takım ruhundan uzaklaştıran, kendisine ben olmazsam hiçbir şey olmaz hissi veren durumlardan uzak tutmak gerekir. Başarı basamağında bu duruma çok dikkat etmek gereklidir. Bunu hem şahsımızda hem de yönettiğimiz kurumlarda dikkate almalıyız. Esasen birey olgunlaştıkça mütevazı olması beklenir, aksi kötü neticelere sebebiyet verebilir. Sonuç olarak; iyi bir yönetim için sağlam bir sistem kurulmalı ve kararlar ortak akılla alınmalıdır.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.