Tapınakları, motosikletleri, sokak satıcıları, kendine has mutfağı, havası, cesareti ve maskeli insanları… Bu hafta sizi “Kükreyen Ejderin Ülkesi” Vietnam’ın başkenti Hanoi’ye götürüyoruz.
Vietnam, ülke olarak Amerika Birleşik Devletleri ile yaptığı savaşta gösterdiği cesaretle haklı bir üne sahip. Başkent Hanoi ise, eski şehir bölgesi, Hoan Kiem Gölü, Literatür Tapınağı, ülkenin kurucusu Ho Chi Minh Anıt Mezarı ve binbir kokulu sokaklarıyla son yıllarda dünyanın yeni turistik cazibelerinden birisi olarak dikkat çekiyor.
Hanoi, kurulduğu 1010 yılından bugüne kadar, her dönemde bölgenin en önemli siyasi merkezi olmuş. Sadece Nguyen Hanedanı dönemi olan 1802-1945 yılları arasında Hue şehrinin gölgesinde kalan Hanoi, 1954-1976 arasında Kuzey Vietnam’ın, 2 Temmuz 1976’dan sonra da tüm ülkenin başkenti olmuş.
Hanoi’de genel olarak sıcak ve nemli subtropikal iklim hâkim. Mayıs-Ekim arasındaki yaz ayları sıcak ve yağışlı geçiyor. Vizeyle gidilebilen ülkenin para birimi Vietnam Dong’u oldukça değersiz. 1 Türk Lirası yaklaşık 7 bin 700 Dong değerinde.
Vietnam’ın kuzeyinde yer alan Hanoi’de yaklaşık 9 milyon kişi yaşıyor. Ancak şehir motosiklet işgali altında desek abartmış olmayız. Çünkü caddeler, ara sokaklar, kaldırımlar kısacası her yer motosikletlerle dolu. Şehirde kayıtlı 4 milyondan fazla motosiklet var ve hemen herkes yağmur çamur dinlemeden iki tekerli bu araçlarla seyahat ediyor. Kadınlar, erkekler, çocuklar ve hatta aileler bile bir yerden bir yere motosikletle yolculuk yapıyor.
Motosikletler şehri olarak da anılan Hanoi’de trafik keşmekeşi yaşanıyor. Kuralsız şehirde, insanlar motorlu ve motorsuz araçlarla iç içe seyahat ediyor. İnsanlar sokakta araçlara çarpmadan, araçların aralarından geçerek yol alabiliyor. Ancak bu durumun yaratmış olduğu alışkanlık sebebiyle, pek sorun yaratmadığını söyleyelim.
Trafik sıkışık gibi gelse de Hanoi, gezmesi kolay bir şehir. Birçok yere yürüyerek gidilebiliyor. Taksiler de oldukça ucuz. Ayrıca şehirde Uzakdoğu’nun önemli figürlerinden bisiklet taksiler de çok fazla. Biz de Hanoi turumuza bisiklet taksiyle başlıyoruz. Otelimizden bindiğimiz bu havalı aracımızla, caddeler ve sokaklar arasında, otomobil, otobüs ve motosikletlerle iç içe seyahat ediyoruz. Hedef noktamız şehrin turistik cazibe merkezi Old Quarter yani eski şehir.
Eski şehir film seti gibi
Eski şehre doğru yol alırken Hoan Kiem Gölü’nün kıyısında geçiyoruz. Gölü keşfi sonraya bırakıp bisiklet taksimizle Old Quarter’ın içine dalıyoruz. Bölgeye girer girmez kendimizi adeta bir film setinde hissediyoruz. Dört bir yandan gelen farklı kokular, motosikletler, sokak satıcıları, koşuşturan insanlar…
Bisiklet taksimizle hızlıca eski şehrin 56 sokaktan oluşan dört bir yanını keşfediyoruz. Ancak bu bize yetmiyor, bu nedenle daracık sokaklarda yaya olarak tura başlıyoruz. İnsan burada nereye bakacağını şaşırıyor çünkü her yer oldukça ilgi çekici. Çoğunluğu kadınlardan oluşan sokak satıcıları ve uluorta pişirilen yemekler renkli görüntüler oluşturuyor. Her cadde birbirinden farklı hediyelik eşyalar, ayakkabıcılar, ev eşyaları, antikacılar, tekstilciler ve her türlü taklit ürünler bulmak mümkün. Hatta aklınıza gelebilecek her türlü ürüne eski şehirde rastlamak söz konusu. Bu bölgede aynı zamanda dünyadaki tüm ünlü markaların çeşitli kalitelerde üretilen sahtelerine görmek de mümkün.
Yaya kaldırımları, motosikletler ve masalarla adeta işgal edilmiş durumda. Özellikle önlerinde 2-3 küçük masa ve daha da küçük sandalyelerden oluşan yol kenarı restoranları ve buralarda ucuz Pho’larını yani noodle çorbalarını içen Hanoilular eski şehrin olmazsa olmazı.
En eski tapınaklardan Mach Ma
Eski şehirde kendimizden geçmiş bir şekilde dolaşırken, Mach Ma Beyaz At Tapınağı bir anda karşımıza çıkıyor. Oldukça küçük olan Mach Ma, şehrin en eski tapınaklarından. Konfiçyüs’e ithafen 1839 yılında yenilenen tapınak, İmparator Ly Thai To tarafından, dini bir figür olan Beyaz At onuruna 11. yüzyılda inşa edilmiş.
Hoan Kiem Gölü dinlenmek için ideal
Eski şehirde geçirdiğimiz zaman bizi oldukça yoruyor. Biz de dinlenmek için gelirken uzaktan gördüğümüz Hoan Kiem Gölü’ne gidiyoruz. Eski şehir ne kadar yoğunsa göl de o kadar sakin. Hoan Kiem, Vietnam dilinde “iade edilen kılıç” anlamına geliyor ve adını bir efsaneden alıyor. Efsaneye göre; Kral Le Loi’ye tanrılar tarafından Çinlilere karşı savunma yapabilmesi için büyülü bir kılıç veriliyor. Savaşı kazanan kral daha sonra gölde gezerken dev bir kaplumbağa kılıcı alıp gölün derinliklerine dalıyor. Böylece büyülü kılıç tanrılara geri iade edilmiş oluyor.
Hanoi’nin tarihi ve turistik merkezlerinden biri olan göl, eski şehrin hemen yanında yer alıyor. İçerisinde çok sayıda kaplumbağanın yaşadığı bu küçük göl, Ngoc Son Tapınağı’na da ev sahipliği yapıyor. Türkçeye Yeşim Taşı Adası Tapınağı olarak çevrilen yapı, Hanoi’da en fazla ziyaret edilen yerlerden.
Kırmızı renkli köprüsüyle ilgi çeken tapınağın girişinde taştan oyulmuş minik tapınma alanlarının içerisinde ateş yanıyor. Buraya gelen Budistler ölenlerin ruhları için paraları bu ateşe atıp yakıyorlar. Yakılan bu paraların kaybettikleri yakınlarına ulaştığına ve ihtiyaçlarını karşılamada kullanıldığına inanılıyor.
Çevresi ağaçlarla çevrili Hoan Kiem Gölü, yerli ve yabancı herkesin dinlenme ve yürüyüş alanı. Gölün ortasında ise küçük bir ada üzerine inşa edilmiş Kaplumbağa Kulesi yer alıyor.
Su Kuklası Tiyatrosu’na mutlaka gidilmeli
Hoan Kiem Gölü ile eski şehir arasında dünyaca ünlü su kuklası tiyatrosu yer alıyor. Biletimizi alıp büyük bir merakla tiyatroya giriyoruz çünkü kukla bize hiç de yabancı değil ancak işin içerisinde su olması ilgimizi çekiyor.
Su kuklasının geçmişi 11. yüzyıla kadar uzanıyor. Gösteri küçük bir havuz şeklindeki sahnede gerçekleşiyor. Sahneden perde ile ayrılmış bölümdeki kuklacılar, suyun altındaki uzun sopalar yardımıyla su üzerindeki ahşap kuklaları oynatıyor. Tarihte pirinç tarlalarını sel bastığında köylüler, izlediğimiz bu gösterinin benzerini kendi aralarında yapar eğlenirlermiş. Bu nedenle su kuklası Vietnamlılar için oldukça önemli.
Bir seansı yaklaşık 50 dakika süren gösterinin biletleri yaklaşık 15 lira. Sahnenin yanında müzisyenler ve seslendirme yapan oyuncular yer alıyor. Müzik eşliğinde 14 farklı oyun sergileniyor.
Su kuklasından etkilenerek çıktığımızda akşam olmuştu. Hoan Kiem Gölü ile eski şehri bir de akşam keşfediyoruz. Işıl ışıl olan şehir adeta masal diyarı gibi geliyor bize. Özellikle eski şehir bölgesi ve Hoan Kiem Gölü gece görüntüsüyle bizi büyülüyor.
Ho Amca Anıtkabir’e benzer anıt mezarda yatıyor
Vietnam denince akla ilk gelenlerden biri de Ho Chi Minh. Halkı tarafından Ho Amca olarak çağrılan Ho Chi Minh, bağımsızlık hareketinin lideri ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk başkanı. Bu nedenle Ho Chi Minh’in Anıtkabir benzeri anıt mezarı Hanoi’un en fazla ziyaret edilen yerlerinden. Oldukça büyük bir alanda inşa edilen anıt mezar, Ho Chi Minh’in ölümünden 10 yıl sonra, 29 Ağustos 1979’da açılmış. Granitten inşa edilen anıt mezarın 23 metre yüksekliğe sahip.
Şehirdeki 7 adet müze yer alıyor
Anıt mezardan ayrılıp yakınında yer alan Askeri Tarih Müzesi’ne gidiyoruz. Vietnam’da yer alan 7 milli müzeden biri olan yapıda bizi tepesinde sarı yıldızlı bayrağıyla Siyah Kule, tank ve savaş uçağı karşılıyor. Müze 2 farklı konsepte sahip. Girişte yer alan 2 katlı binada Vietnam’ın askeri tarihi çeşitli yıllara göre sınıflandırılmış. Müzenin girişinde önemli kişilerin heykelleri, fotoğraflar ve askeri malzemeler sergileniyor. Üst katta ise 20. yüzyıla ait önemli olaylar, silahlar, haritalar, heykeller ve canlandırmalar bulunuyor.
Vietnam tarihi açısından önemli olan Amerikan Savaşı ise Askeri Tarih Müzesi’nin farklı bir alanında sergileniyor. Bu alan oldukça küçük olsa da savaşın sembolleri olan tank, cip, bisiklet, havan gibi araçlar ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Müzenin açık alanında ise Amerika ile yapılan savaştan kalma uçaklar, tank, helikopter gibi savaş araçları sergileniyor.
Konfüçyüs’e adanan tapınak
Savaşın acı izlerinin üzerimizdeki etkisini azaltmak için, şehrin cazibe merkezlerinden Literatür Tapınağı’na gidiyoruz. Biletimizi alıp, ana kapıdan giriş yapıyoruz. Vietnam’da ünlü filozof Konfüçyüs’e adanmış az sayıdaki tapınaktan biri olan Literatür Tapınağı, 1070 yılında inşa edilmiş. Edebiyat Tapınağı olarak da adlandırılan kompleks 5 ayrı avludan oluşuyor. Biz de kırmızı renkli lambalarla süslenmiş ince uzun bir yolda ilerleyip, 3. avluya ulaşıyoruz.
Bu avluda bulunan yapının içerisinde Konfüçyüs’e ait biri büyük toplam 5 heykel yer alıyor. Ziyaretçiler burada dileklerinin kabul olması için heykellerin önünde mum yakıp dua ediyor.
Tapınak aynı zamanda İmparatorluk Akademisi’ni de barındırıyor. En içteki avluda yer alan İmparatorluk Akademisi, 3 ayrı yapıdan oluşuyor. Yatılı olarak hizmet veren akademinin eğitim süresi 3 ila 7 yıl arasında değişiyormuş. Çok farklı alanlarda eğitim veren akademiden, çok önemli kişiler mezun olmuş.
Mutfakta Uzak Doğu lezzetleri
Vietnam mutfağına geleneksel Uzak Doğu tatları hâkim. Farklı damak tatlarına açık olan ziyaretçiler, sokakta bin bir çeşit yemeğin tadına bakabilir. Balık sosu, karides sosu, soya sosu, pirinç, taze otlar, sebze ve meyveler Vietnam mutfağının ana malzemelerini oluşturuyor. Bunlara ek olarak limon, nane, tarçın, kuş bakışı biber, ıhlamur ve tay fesleğen yaprağı gibi malzemeler de yemeklerde kullanılıyor.
Otla et arasında iyi bir dengenin kurulduğu Vietnam mutfağının en özel yemeklerinden biri de Çaka. Balık ve otlardan oluşan yemek için önce balıklar biraz kızartılıyor. Daha sonra başka bir tencereye balık yağı konuyor ve ısıtılıyor. Balıklar tencereye konuyor ve yeniden kızartılıyor. Fındık eklenen yemek, sebzeyle birlikte servis ediliyor.
Ha Long Körfezi’nde tekne turu
Farklı lezzetleri denedikten sonra Vietnam’daki son durağımız olan Ha Long Körfezi’ne gitmek üzere tekrar yola koyuluyoruz. Hanoi – Ha Long Körfezi arası 178 kilometre ve otobüsle yaklaşık 4 saat sürüyor. Yolun uzun olması nedeniyle Dai Viet Joint Stock adı verilen bir atölyede mola veriyoruz. Kafe ve marketin yer aldığı atölye hem dinlenebileceğiniz hem de hediyelik eşya alabileceğiniz özel bir yer. Çoğunluğu kadınlardan oluşan Vietnamlılar, resimden tekstile tüm el emeği ürünleri gözünüzün önünde üretiyor. Ayrıca heykelden resme, cam eşyadan tekstile, seramikten ahşaba çok farklı hediyelikleri bu atölyede bulmanız mümkün.
Ha Long Körfezi’ni gezeceğimiz ahşap teknemize binip hiç zaman kaybetmeden yola çıkıyoruz. Bölgeye özgü bu teknelere Junk adı veriliyor. İki katlı olan tekneler klima ve banyolu kamaraya sahip. Büyük denebilecek tasarımdaki teknede restoran ve bar bölümü olan tekneler, şezlongda uzanıp etrafı izlemenin keyfini çıkarabileceğiniz bir terasa sahip.
Anlamı “Ejderhanın Denize İndiği Yer”
Limandan ayrılıp körfeze doğru ilerledikçe, bölgenin neden bu kadar ilgi çektiğini yavaş yavaş anlamaya başlıyoruz. Anlamı “Ejderhanın Denize İndiği Yer” olan Ha Long Körfezi de adını bir efsaneden almış. Efsaneye göre tanrılar Çin’le savaşan Vietnam’a yardım etmesi için bir ejderha göndermiş. Denize inen bir ejderhanın kuyruğu yanlışlıkla dağa çarpmış ve vadi oluşmuş. Daha sonra bu vadinin suyla dolmasıyla Ha Long Körfezi meydana gelmiş.
Efsane veya gerçek, körfezde yol alırken etrafımızı saran yaklaşık 3 bin adacık, zümrüt gibi deniz, dimdik dağlar bizi kendisine hayran bırakıyor. Kapadokya’yı hatırlatan doğal oluşuma sahip körfez 1994 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. İrili ufaklı birçok tekneyle birlikte körfezi keşfediyoruz.
Bölgenin turistik cazibesi yeni işkolları da ortaya çıkarmış. Özellikle kadınlardan oluşan Vietnamlılar, siz yol alırken küçük kayıklarıyla tekneye yanaşıp sıcak, soğuk içecekler, çeşitli yiyecekler ve hediyelikler satmaya çalışıyor.
Ülkeye özgü küçük kayıklarla gezebilirsiniz
Adalar arasından yol alıp yaklaşık 2 saat sonra Dua Van Balıkçı Köyü’nde mola veriyoruz. Can yeleklerimizi giydikten sonra demir atan teknemizden inip kayıkla köyün küçük limanına çıkıyoruz. Amacımız Vietnam’a özgü kayıklarla bir gezinti yapmak. Kendi başlarına gezenlerin de yer aldığı alanda biz Vietnamlı kürekçimizin yol verdiği kayığımızla tura çıkıyoruz. Kısa bir turun ardından tekrar teknemize dönüyoruz.
Ha Long Körfezi’nde ayrıca farklı aktiviteler de yapmanız mümkün. Mağaraları ziyaret edebilir, maymunlara muz atabilir, yüzebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz. Müthiş gün batımı manzarasını da izleyebilirsiniz.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.