Son bir ayı orman yangınları tartışmasıyla geçirdik. Havadan müdahalede kullanılan hava araçlarının kombine edilememesi, ihale sürecinde ortaya çıkan döviz kaynaklı olduğu belirtilen tartışmalar, Türk Hava Kurumu’nun (THK) içine düştüğü tartışmalı yönetim durumu ve onun yangın söndürme uçaklarının devre dışı kalması kamu yönetimi ile kamuoyunu fazlasıyla meşgul etti. Sektörden yetkin isimler kanalıyla toparladığımız bilgiler ışığında sürecin şöyle geliştiği notunu tarihe düşelim…
Bilindiği üzere orman yangınlarını havadan helikopter ile söndürme işi, Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2016 yılında yapılan ihale sonucunda, 12 adet helikopter ve 5 yıllık süre ile ( 2017-2021 yılları ) LD88-Duru Havacılık –Gökten Havacılık İş Ortaklığı’na ve diğer 12 adet yangın söndürme helikopteri ihalesi de (2017-2023 yılları) 7 yıl süre olmak üzere Kaan Havacılık ile imza edildi. Toplamda 24 adet helikopter yapılan bu ihaleler ile bu iki firma tarafından Orman Genel Müdürlüğü‘ne sağlandı.
Dolayıısyla 2017-2018 yılları yangın sezonunda Orman Genel Müdürlüğü 24 adet helikopter ile yangın söndürme hizmeti verdi. Akabinde Orman Genel Müdürlüğü 2019 yılında sadece 1 senelik olmak üzere 18 adet yangın söndürme helikopteri ihalesi yaptı ve bu ihaleyi Bordo Mimarlık İnşaat Taahhüt Dış Ticaret Ltd. ve EAB Uluslararası Havacılık şirketi 104.912.485.50 TL (yaklaşık yüz beş milyon TL) bedelle kazandı.
Orman Genel Müdürlüğü daha önce ihale ettiği LD88-Duru Havacılık-Gökten Havacılık İş Ortaklığı’nın ve Kaan Havacılık firmasının 12’şer adet olan helikopter sayılarını 2019 yılında 8’er adede düşürdü ve Bordo Mimarlık firmasının sağladığı 18 adet helikopter ile beraber 2019 yılı yangın sezonunda Orman Genel Müdürlüğü’nün filosu toplam 34 helikopterden oluştu.Böylece Orman Genel Müdürlüğü, 2019 yılında orman yangınlarına sadece helikopter ile müdahale etme durumunda kaldı.
Diğer bir ifadeyle başta kaynak sorunu ve THK’nın ihalede yüksek bedel teklif etmesi gibi çeşitli nedenlerden orman yangınları için elzem olan helikopter-yangın uçağı kombinasyonu sağlanamadı. Netice itibariyle Orman Genel Müdürlüğü ülkemizde tek yangın uçağı sahibi olan THK ile 2019 yılı yangın sezonunda sözleşme imza etmedi.
Ancak İzmir-Karabağlar yangınında da ortaya çıkan ‘THK uçakları neden müdahale etmedi?’ tartışmalar konuyu farklı noktalara taşıdı. Büyük orman yangınlarına havadan müdahalede THK‘nın sahip olduğu uçakların özellikle İzmir-Karabağlar gibi büyük yangınlara müdahalelerde eksikliği ortaya çıktı. Bu tür büyük orman yangınlarına havadan müdahale ederken uçak, helikopter ve yer ekipleri ile beraber koordineli bir müdahale stratejisinin ne derece önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Bu tartışmalar esnasında Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü, orman yangınlarına havadan müdahalede 2019 yılında sayısı arttırılmış helikopterler ile müdahale etmeyi tercih etmek durumunda kaldığı için ilginç bir savunma yöntemine başvurdu. Helikopterlerin uçaklara göre çok daha fazla manevra kabiliyetine sahip olduğunu, helikopterlerin uçaklara göre yangına daha çok yaklaşarak su attığını, uçakların helikopterler kadar manevra kabiliyeti olmadığını ve ayrıca uçakların yangına su atarken çok hızlı ve suyu yukarından attığından faydalı olamadığını iddia etti.
Ancak bu yaklaşım ve izahatın teknik olarak kabul edilebilir geçerliliği olmakla beraber Orman Genel Müdürlüğü ve Tarım Orman Bakanlığı‘nın savunduğu helikopterleri işleten firmaların mevcut ihaleleri tasfiye etmek için Orman Genel Müdürlüğü’ne dilekçe üstüne dilekçe verdikleri iddiası da gündeme geldi. İlgili kurumların etkinliğini savunduğu helikopterlerin sadece 20 adedi İzmir-Karabağlar’daki 3 gün süren ve 500 hektar alanın yandığı yangında kullanıldı.
Garip olan şu ki, bu helikopterleri işleten firmalardan LD88-Duru Havacılık-Gökten Havacılık İş Ortaklığı (Duru Havacılık A.Ş. bu görüşe katılmamış ve ihale iptali için dilekçe vermemiş) ve Kaan Havacılık firmaları, dövizde haraketliliği gerekçe göstererek mevcut ihalelerini tasfiye ederek sözleşmelerini iptal ettirmek için Orman Genel Müdürlüğü‘ne sürekli olarak dilekçe verdikleri hatta LD88 Yapı İnşaat ve Gökten Havacılık firmalarının ihaleyi iptal ettirmek için davalar açtıkları ortaya çıktı.
Şayet bu firmaların verdiği dilekçeler ile mevcut sözleşmeler tasfiye edilseydi, acaba İzmir-Karabağlar’daki yangında 500 hektar yanarken Orman Genel Müdürlüğü hangi helikopterler ile müdahale edecekti? Ayrıca Kaan Havacılık da 7 senelik sözleşmesinde 12 adet helikopter olmasına rağmen dövizdeki hareketliliği gerekçe göstererek helikopter temin edemediğinden sadece 3 helikopterle çalışmalar yürütmekte.
Dolayısıyla halihazırda hizmet veren helikopter sayısı 29 adettir. Arka planda böyle bir tartışma yaşanırken helikopter firmalarının da Türkiye’nin orman yangınlarına müdahale konusunda çok istekli davrandıkları söylenebilir mi?
Bu firmalar, ormanlar içindeki pek çok canlı ile beraber yanıp kül olduğu bir dönemde orman yangınlarını söndürmeye mi, yoksa mevcut sözleşmelerini feshedip kendilerini kurtarmaya mı çalıştılar, çalışıyorlar? Orman Genel Müdürlüğü‘ne milli servetimiz ormanlarımızın ve içinde yaşayan canlıların diri diri yanıp kül olduğu dönemde sözleşmelerini feshetmek ve işi bir an önce bırakmak için dilekçe verip mahkemelerde Orman Genel Müdürlüğü aleyhine dava açan firmalar hangileridir? Orman Genel Müdürlüğü ve Orman Bakanlığı bu firmalara nasıl cevap vermiştir?
Tartışmaların harareti düştüğüne göre bu konularda bakanlık kamuoyunu aydınlatırsa fena olmaz. En azından yangın söndürme işinin bundan sonraki yıllar daha sağlıklı yapılması için bu tartışmaların da sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi lazım.
THK ve Canadair CL-215 yangın uçakları ise tamamen farklı bir şekilde ele alınması gerekir. Zira THK’daki yangın söndürülmeden, THK’nın yangın uçaklarının kurtarılma şansı zayıf görünüyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.