Yaklaşık 10 yıldır Fas’a senede en az bir defa gidiyordum ancak her defasında yolculuklarım ya Kazablanka ya da Rabat’a olmuştu. Fas’ın belki de en merak ettiğim kentine yolculuk ise bu yıl yine Kazablanka’daki bir toplantımıza katılmak için birkaç gün erken gitmemle birlikte başladı.
Kazablanka Havalimanı’ndan 3 saatlik bir tren yolculuğu sonrasında Marakeş’e vardığımda güneş kentin geleneksel kızıl badanalı duvarlarının ardında batmaya henüz başlamıştı.
Marakeş yürüyerek gezmek için çok ideal bir kent ve en ilgi çeken yeri şüphesiz Faniler Meydanı… Eskiden idamlar bu meydanda yapılır sonra idam edilenlerin başları tuzlanıp halka sergilenirmiş. Bugünlerde ise idamlar değil akrobatlar, meddahlar, müzik grupları, yılan ve maymun oynatanlar kalabalıkların ilgisini çekiyor meydanda. Anlayacağınız meydan hem bir kaos hem de bir cümbüş yeri…
Bu kaos ve cümbüşün aslında bir sırası var. Sabah erken saatlerde meydan neredeyse bomboş oluyor ama saatler ilerledikçe ilk evvel su ve portakal suyu satıcıları beliriyor meydanda. Su satanların kıyafetleri çocukluk dönemimin geçtiği Osmaniye’de meyan şerbeti satıcılarına benzer ve aynı onlar gibi tasları birbirine vurup ses çıkararak ilerliyorlar…
Saatler ilerledikçe meydana yılan ve maymun oynatıcıları katılıyor. Yılan oynatıcılarının zurnalarından çıkan ritimler eşliğinde dans eden yılanlar bazılarına sevimli gelse de bir kobraya yaklaşmak benim için pek kolay değil. Kobrasıyla öpüşüp onun zararsız olduğuna beni ikna etmek isteyen yılan oynatıcısı ısrarla kobra yılanını boynuma dolamak istese de, uzun uzun direniyorum. Tam bunda başarılı oldum derken bir de verdiğim bahşişi beğenmeyince tekrar bir pazarlık başlıyor. Anlıyorum ki bu gösterilerin çoğu turistler için ciddi bir tuzak…
Yılanlı bölgeden uzaklaşıp meydanın yanındaki çarşıya doğru ilerlerken yolumu çingene pembesi kıyafetiyle yaşlı bir falcı kadın kesti. Hay Allah yine başlıyoruz… Ellerimi tutup konuşmaya başladı… Kalbimin kırık olduğunu ve istersem bunu hemen onarabileceğini söylediğini anlamam biraz zaman aldı. Gülümsedim, teşekkür edip ayrılmak istedim ama ne fayda ellerimi bir türlü bırakmıyor. Sonra devam etti, buraya da yalnız gelmişsin deyip ısrarla taburesine oturmamı istedi. En sevdiğim filmdeki Robert de Niro’nun dediği gibi ‘Burada yalnız değilim, tek başımayım’ demek istesem de, yetersiz Arapça ve Fransızcam buna mani oldu…
Meydanda beki de en çok şaşırdığım seyyar dişçilerdi. Aman Allah’ım, 5 dolar karşılığında diş çekimi vaat eden bir amca vardı… Tezgâhında ise daha önce çekmiş olduğu tüm dişleri ‘referans’ olarak sergiliyordu. Faniler Meydanında resmini çekmeyi en çok isteyeceğim kişiyi bulmuşken şarjımın bittiğini
fark ettim. Resmini çekmek için ertesi gün aynı yere gitsem de amca yoktu yerinde…
Kaynak: https://www.trover.com/d/1frHr-jemaa-el-fna-marrakesh-morocco
Bu kısa yarım günlük deneyim bile kendinize nereye düştüm ben diye sormanız için yeterli oluyor…. Akşam üstü ise meydanın yarısı büyü bir açık hava restoranına dönüşüyor. Tajin, kuskus, kelle, salyangoz, balık satan dükkânların kömür ocaklarından dumanlar yoğun baharatlı bir koku eşliğinde yükseliyor. Daha önce kendi kendime bu tarz sokak satıcılarından asla yemek yememe sözünü vermiş olsam da bir tezgâhın önünde dizilmiş kuzu kellelerini görünce içimden gelen ‘bir tadına baksan ne olacak ki’ sorusuna yenik düşüyorum. İtiraf etmeliyim, çok lezzetliydi ve elbette tadına bakmakla yetinmedim.
Kelle standından ayrılıp biraz daha ilerlediğimde salyangoz (sümüklü böcek) satan tezgâhlar karşıma çıktı. Büyük kazanların üzerinde yığılmış ve kesif bir koku yayan sümüklü böcekleri iştahlı iştahlı yiyen Faslıları görünce çok şaşırdım. İspanya ve Portekiz’de çok karşıma çıkmıştı ama Müslüman Fas’ta salyangozun bu kadar popüler olması dikkatimi çekti. Sokak yemeği hakkımı kuzu kelle ile kullandığımdan kekik, biber, limon ve portakal ile soslanmış salyangoz çorbasından elbette içmedim.
Tam bu sırada akşam karanlığı çökmüş, yandaki çarşıların kapanmasıyla meydan en kalabalık halini almıştı. Meydanda akşamları insanların ilgisini en çok müzik grupları ve meddahlar (hikaye anlatıcılar) çekiyor. Berberi müzisyenlerin davul ritimleri insanların gaz lambalarının ışığında dans etmesi için yeterliydi. Yanlarında biraz durup şarkılara eşlik ederken ara ara gözlerim az ilerde akrobasi gösterisi yapanlara takıldı…
Tabi ilk bakışta tüm bu ilginçlikler büyük ilgi çekse de Faniler Meydanında dikkat edilmesi gereken çok önemli bir durum var. Fotoğrafını çektiğiniz her durumda ısrarla bahşiş talebiyle karşılaşıyorsunuz, verdiğiniz miktar ise hiçbir zaman tatmin etmiyor. Ayrıca akşamları da meydandaki yan kesicilere çok dikkat etmek gerekli….
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.