
Son yıllarda yeni bir alet çevremdeki bahçe ve sokaklarda yaygınlaşmaya başladı; yaprak üfleyici. Aslında 1970’lerin başında Kaliforniya’da icat edilmiş. Ama ilk seri üretenler Japonlar ve Almanlar olmuş; Echo ve Stihl. Aletin çalışma prensibi son derece basit. Sırtta taşınan bir benzinli motor, ters yöne çalışan elektrik süpürgesine benzeyen bir işlev görüyor. Esnek bir hortum ve ucundaki boru sayesinde yere dökülen yaprakları üflüyor. Aleti icat edenler tarım ilacı püskürtmekte kullanılan motorlu pompalardan esinlenmişler. Bu alet sayesinde kullanıcılar sokaklardaki, parklardaki ve bahçelerindeki yaprakları hava basıncı ile kolaylıkla süpürebiliyorlar. İlk bakışta yapraklardan kurtulmak isteyenler için pratik bir çözüm gibi görünüyor. Ancak bir yerden bir başka yere üfürülen yaprakların sonunda bir yerde toplanması ve doldurulması gerektiğinden, aslında yapılan işi pek de kolaylaştırmıyor. Yaprakları sokakta komşunun önüne, hatta bahçesine süpürmek gibi işin uyanıklığına kaçanlar da oluyormuş. Nitekim benim çevremde bu aleti kullananların püskürttükleri yaprakları bir torbaya doldurduklarına çok ender şahit oluyorum.
Yaprak doğanın bir parçası. Zeminde kaldığı zaman bir süre sonra çürüyor ve gübre olarak doğa için yararlı bir geri dönüşümün parçası oluyor. Buna rağmen bu alet her geçen gün daha fazla belediye çalışanı, apartman görevlileri, bahçeli evlerde çalışan yardımcı personel için olmazsa olmaz bir ekipmana dönüşüyor.
Benim açımdan son derece gereksiz bir ekipman olan yaprak üfleyicisine, gerek İstanbul’daki gerekse Kıbrıs’taki komşularımın bir bölümü çok önem veriyorlar. Hatta bir komşumun bahçivanı bu aleti kullanarak yaprakları yeterince temizleyemediğinden işinden oldu. Komşuluk ilişkileri ve nezaket gereği sesimi çıkarmadığım bu aletler aslında çok rahatsız edici zira motosiklet düzeyinde gürültü çıkarıyorlar. Bazı modellerin ses düzeyi 70-75 desibele kadar çıkıyormuş. Özellikle İstanbul’a oranla insanların daha erken kalktığı Kıbrıs’ta, yaz sıcağı bastırmadan bahçedeki çalışmayı bitirmek isteyen komşuların sabahın yedisinde çalıştırmaya başladığı yaprak üfleyicilerle başkalarını uyandırması hoş olmuyor. İşin kötüsü bu alet sadece tek bir komşu tarafından kullanılmıyor, meraklısı çok ve bu nedenle hemen hemen her yaz ve sonbahar sabahı oldukça erken bir saatte uyandırma servisi olarak insanı zorluyor.
İstanbul’da yaşadığım mahallede de bir komşum bu aleti çok seviyor. Eskiden yardımcısı hafif eğimi olan sokağa dökülen yaprakları hortumla püskürttüğü suyun basıncıyla evinin önünden uzaklaştırırdı. Bu çalışanlar genellikle kurak yerlerden, örneğin Orta Anadolu, hatta Orta Asya’dan gelmelerine rağmen suyun, hele şebeke suyunun ne kadar kıymetli olduğunun bilincinde olmazlardı. Kurak yaz günlerinde ben ve eşim bir iki kez müdahale etmiştik. Şimdi yaprak üfleyicisi sayesinde hiç olmazsa bu sorun aşıldı.
Yaprak üfleyicisinin gürültüsü İstanbul’daki sokağımızda kullanıldığında Kıbrıs’taki kadar rahatsız etmiyor ama ben yine de bu aletin neden satın alındığını ve kullanıldığını anlamış değilim. Her şeyin başında iki devirli benzin motoru havayı kirletiyor, küresel ısınmaya da olumsuz katkısı var. Kaliforniya’da yapılan bir çalışmaya göre bir saatlik çalıştırılan yaprak üfleyicilerinin saldığı zararlı gazlar bir arabanın 1770 kilometre yol gittiğinde saldığı zararlı gaz miktarına eşitmiş. (Kaynak: The Economist 1 Aralık 2025) Nedeni de otomotiv sanayiinde çok daha ileri çevre teknolojileri kullanılması, dolayısıyla doğaya daha az zarar vermesiymiş. Yaprak üfleyicilerinin elektrikle çalışanları da varmış ama iddiaya göre henüz benzinliler kadar etkili değilmiş. Bu aletin ülke ekonomisine de en ufak bir katkısı yok. Sadece benzin tüketimini artırıyor ve hem yakıtı hem de aletin kendisi için ülkenin dövizi harcanıyor.
Öte yandan yaprak üfleyiciler kullanana çok önemli bir iş yapıyor hissi veriyor. Düşünün sırtınızda pata-pata diye ses çıkaran bir motor, elinizde hafif makinalı tüfek gibi bir alet, yaprakları üfleyerek yönetebiliyorsunuz. Hele bazıları iki üç vitesli, sanki Harley Davidson motosiklet kullanıyorsunuz hissi bile verebilir. O nedenle olacak, İstanbul’daki bazı komşularım zaman zaman yanlarında çalışanlar yerine yaprak üfleyiciyi kendileri kullanıp, çalışanlarına sadece bir köşeye büyük bir hünerle topladıkları yaprakları bir torbaya doldurma işini bırakıyorlar.
Komşularım duymasın ama bu aletlerin daha gelişmiş modelleri de piyasaya çıkmaya başlamış. Mesela bazıları yaprakları vakumlayıp, bir haznede topluyor, sonra ince ince kıyıyor ve gübre/kompost haline gelmesini kolaylaştırıyormuş. Kapitalist sistemde satışları artırmak, yeni modellere geçiş yapmayı teşvik etmek için elinden geleni yapanlar sadece cep telefonu ve araba satıcıları değil sonuçta.
Tıpkı bizim gibi, toplum olarak her konuda ikiye bölünmüş olan ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar yaprak üfleyiciler konusunda da ikiye zıt görüşler sahiplermiş. Demokrat eyaletlerde çevre bilinci çok daha güçlü olduğundan, gürültü ve hava kirliliği gibi nedenlerle yaprak üfleyiciler hızla yasaklanıyormuş. Cumhuriyetçi eyaletlerde ise “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” mantığı geçerliymiş. Hatta geçenlerde Barack Obama Demokrat Parti’nin bir toplantısında yaptığı konuşmada Donald Trump’ı “Pencerenizin önünde her gün, her dakika yaprak üfleyici çalıştıran biri” olarak tanımlamış. Trump taraftarları ise yanıt olarak “Evet komşunuz münasebetsiz biri olabilir, ama bu onun hakkı, onu rahat bırakın!“ demişler.
Kaliforniya’da 1998’de bir bölgede getirilen yaprak üfleyici kullanım yasağı sonucu peyzaj çalışanlarının bir hafta boyunca açlık grevi yaptığı da hala hatırlanıyormuş. (Kaynak: The Economist 1 Aralık 2025)
Türkiye’de veya Kıbrıs’ta halen ne kadar yaprak üfleyici olduğuna dair bir kayıt bulamadım, ancak dünyadaki satışları konusunda bazı rakamlar var. 2023’te 10 milyonun üzerinde yaprak üfleyicisi satılmış. Bu satışların parasal karşılığı 6.4 milyar ABD dolarıymış. Satışların %40’ı ABD’de %30’u Avrupa’da gerçekleşmiş. Asya-Pasifik bölgesi ise en hızlı büyüyen pazarmış. Stihl 2023’te 1.8 milyonluk bir satış yapmış. Onu Husqvarna 1.5 milyonla izliyormuş. Tahminler 2029’da satışların 10.87 milyona çıkacağını işaret ediyormuş.
Ben ise hiçbir zaman bu gereksiz ve çevreye zarar veren aleti satın almamaya, kullanan birini de bahçeme sokmamaya kararlıyım. Bahçemin tırmık ve süpürge kullanılarak temizlenmesi konusunda da son derece ısrarlıyım.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.












