• Hakkımızda
  • İletişim
  • Uçuş Bilgileri
  • Fırsatlar
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
9 Kasım 2025
  • Ana Sayfa
  • Havacılık
  • Turizm
  • Seyahat
  • Savunma
  • Uzay
  • Özel Röportajlar
  • Teknoloji
  • Fırsatlar
  • Yazarlar
    • Cem Polatoğlu
    • Kaan Yıldızgöz
    • Güntay Şimşek
    • K. Hakan Çelikoğlu
  • ENGLISH
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Havacılık
  • Turizm
  • Seyahat
  • Savunma
  • Uzay
  • Özel Röportajlar
  • Teknoloji
  • Fırsatlar
  • Yazarlar
    • Cem Polatoğlu
    • Kaan Yıldızgöz
    • Güntay Şimşek
    • K. Hakan Çelikoğlu
  • ENGLISH
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Alper Eliçin

I=I+1

09-11-2025 08:15
0
I=I+1

Fotoğraf: Wikipedia

PaylaşPaylaşPaylaşPaylaşPaylaşPaylaş

1974’te Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ni ilk tercihim olarak kazanmıştım. Amacım o zamanda pek bilinmeyen bir dal olan endüstri mühendisliği branşında okumaktı. Şimdi nasıl bilmiyorum ama o yıllarda Boğaziçi Mühendislik’te ilk iki yıl tüm mühendislik öğrencileri birlikte okurdu. Zaten okunan dersler de temel bilimler ağırlıklıydı. Ayrıca bir miktar sosyal bilimler, mühendislik çizimleri ve bilgisayar dersleri vardı. O yıl eğitim 1 Ekim’de başladı. Sınıflar lisede alıştığımdan daha kalabalıktı. Otuzla yüz arası değişiyordu.

Ekim ortası bir gün, matematik dersi başladıktan biraz sonra salonun arka kapısı açıldı ve sınıfa on civarında kızlı erkekli bir öğrenci gurubu girdi. Bu gurup Kıbrıs’tan geliyordu. Savaş sonrası okulları Rum kesiminde kaldığından, Boğaziçi’ne transfer olmalarına izin verilmiş, o sıralar Kıbrıs’ta havalimanı olmadığından feribotla Mersin’e ulaşıp karayoluyla İstanbul’a ulaşmışlardı. Bazıları mücahit olarak çatışmalara da katılmış olan bu gençler, ilginç aksanları, düzgün ama çoğu evde dikilmiş kıyafetleri, garip soyadlarıyla tüm diğer öğrencilerin ilgi odağı oldular (o zaman Kıbrıs’ta soyadı olmadığından Osmanlı dönemindeki gibi soyadı olarak baba adı kullanılırdı. Mesela daha sonra 1979’da evlendiğim sınıf arkadaşım Zehra’nın tam adı Zehra Mine Mehmet idi). Zaten çoktan dolmuş olan yurtlarda, bir kısmı sonradan oluşturulan odalarda sıkış sıkış kalmaya başladılar.

Başlangıçta, sınıftaki bazı arkadaşlar, aksanları ve marka olmayan kılık kıyafetleri nedeniyle Kıbrıslıları küçümsedi. Ben ise tam tersine, biraz da milli duygulardan olacak, bu insanların büyük travmalar atlattıklarını ve bilmedikleri bir yerde olduklarını düşünerek onlara yardımcı olmak düşüncesindeydim.

Arkadaşlık kurmak, doğal olarak pek kolay olmadı. Zaten mühendislik fakültesine o sene kabul edilen yüz öğrenciden, liseden tanıdıklarım dışında herkesle yeni yeni tanışıyorduk. Okul da başlayalı daha on beş gün olmuştu. Sonunda Kıbrıslılarla arkadaşlık kurmam bilgisayar dersleri sayesinde oldu.

Annem daha ben ilk okuldayken İTÜ’de Fortran II bilgisayar dili kurslarına giderdi. O nedenle bende de annemin anlattıkları nedeniyle bilgisayara merak vardı. Ayrıca kodlamanın temelini oluşturan modern mantık dersini lisede, benden nefret eden Alman hocam Baalman’ın her türlü bezdirme çabalarına rağmen, keyifle okumuştum.

Boğaziçi’ne de o yıl bir bilgisayar binası inşa edilmekteydi ve içerisine UNIVAC 1106 model bir makina yerleştirilecekti. UNIVAC 1106 o sıralar Türkiye’de iki yerde kuruluyordu. Biri Boğaziçi’nde, diğeri Kıbrıs harekatında bilgisayar eksikliğini çok hisseden Genel Kurmay’da. ODTÜ’de ise bir IBM 370 vardı. Bizim yepyeni bilgisayarımızın kapasitesi hakkında da bilgi vereyim. Kendisi için özel bina inşa edilen bu sistemin kapasitesi tam 96K idi. Şu an kolumda takılı olan, genelde askere giden erlerin kullandığı ucuz Casio saatin içerisindeki entegre devreyle aynı kapasite!

Bilgisayara duyduğum ilgi nedeniyle Dr. Cem Kum’un verdiği bilgisayar dersini doksan kişilik sınıfın en ön sırasında can kulağıyla izliyordum. Hocanın kendisi de adeta bilgisayar gibiydi. Perşembe günleri saat 14:00’te başlayan dersinde, salonun önündeki platformda sandalyesini yerleştirir, yoklama yapar, sınıfa bir problem verir ve piposunu yakardı. Aslında pek bir şey de öğretmez, ancak yanına gidip spesifik soru soran öğrencilere de yardımı esirgemezdi.

Problem çözülmeden de sınıftan çıkılamazdı. Dolayısıyla kimin ne zaman dersten çıkacağı belirsizdi. Benle arası, çok soru sorduğumdan ve derste istekli göründüğümden olacak, gayet iyiydi ama kendisi son derece arogan bir izlenim veriyordu. Bir dönemde on sınav yapar, en düşük üç notu ortalamaya dahil etmezdi. Ben ilk üç sınavdan sıfır aldıktan sonra sürekli on almaya başlamıştım.

Zamanla basit programlar yazmaya başlamıştık. Programın her bir satırını, bugün ancak müzelerde görülen delgi makinalarında, yine sadece müzelerde görülen delgi kartlarını delmek suretiyle, bilgisayar diline çevrilecek hale dönüştürüyorduk. Bu delgi kartları bizim girdiğimiz her harfi/rakamı delikli ve deliksiz bölümlerden oluşan kolonlara dönüştürüyor, bu kartlar bilgisayara okutulduğunda delikler 1 deliksiz alanlar da 0 olarak sistem tarafından algılanıyordu. Böylece kullandığımız Fortran IV makine diline dönüşüyordu. Sonunda bilgisayar tarafından okunan bu kartlar sayesinde program bilgisayara yüklenmiş oluyordu. Bilgisayara çözülmesi için verdiğimiz basit problemler bile onlarca karttan oluşuyordu. Bir mantık hatası yapmamışsak, bir süre sonra yazdığımız programla çözmek istediğimiz problemin sonucu bilgisayarın yazıcıya verdiği komut sayesinde kağıtlara basılıyordu.

Ancak, bizlere geç katılmış olan Kıbrıslı arkadaşlarımız ilk dersleri kaçırmış olduklarından, bu yapılan işlemin nasıl olacağını anlayamamışlardı. Kendileriyle ilgilenen de yoktu. Ben bir akşam bilgisayar merkezinde delgi makinasında yazdığım programı kartlara geçirirken, Kıbrıslı arkadaşlarımızdan Huriye yanıma yaklaştı ve utangaç bir şekilde yardım istedi. Ben de yazdığım programın kart destesini delgi makinesinin ‘Dup’ (Duplicate), yani kopyala tuşuyla hemen çoğalttım ve kendisine verdim. Huriye program yazmayı hala bilmiyordu ama acil sorunu çözülmüş, ertesi gün teslim edilmesi gereken ödevi hazır hale gelmişti.

Huriye çok teşekkür ederek yanımdan koşar adımlarla ayrıldı. Ben de akşam 22:00 civarı eve gidip yatmak üzere Hisarüstü’ne doğru yürümeye başladım. Huriye o gece delgi kartlarının nesıl çoğaltılacağı bilgisini kız yurdunda kalan diğer Kıbrıslı arkadaşlarına da verince herkes kopyalama özelliğini kullanarak ödevlerini hazırlayabilmişti. Ancak kartları delgi makinasında çoğaltıp yurda dönerlerken Zehra lastikle bağlı kart destesini yere düşürmüş. Herkes panik içinde ona yardım etmeye çalışırken Zehra kartları hızlıca yerden toplamış ve “niye telaşlandınız, hepsini topladım işte” demiş. “Ama karışık topladın” denince de “Aaa, bunların sırası da mı vardı?” diye cevap vermiş. Bu olay sayesinde kartların belli bir mantık sırası içinde dizildiğini de öğrenmiş olmuş.

Fortran kodlamasında I=I+1 diye sık kullanılan basit bir komut vardır. Burada kastedilen, bilgisayarın hafızasındaki “I” değerini 1 fazlasıyla yer değiştirmesidir. Yani bilgisayar bu komutla I’nın değerini 1 artıracak demektir. Kıbrıs’tan gelenler tabii bu temel bilgiyi de, ilk iki üç haftayı kaçırdıklarından görmemişlerdi. Zehra matematik mantığıyla I=I+1 olamaz diye düşünüp derste Cem Kum’un yanına gitmiş ve sormuş ‘Hocam, I nasıl I+1’e eşit olur?’ diye. Cem Kum’un tepkisi de ‘Peee, sen hala oralarda mısın?’ şeklinde olmuş ve herhangi bir açıklamada bulunmamış. Dersler bir iki hafta daha ilerlemeye ve sınavlardan sıfırlar gelmeye devam edince, Zehra artık dayanamayıp arkadaşlarına “bu en ön sırada ukala ukala konuşan çocuklardan birine gidip bu işi öğreneceğim” demiş. Gelip beni bulup I=I+1’in ne anlama geldiğini öğrenince olay çözüldü. Zehra daha sonra, büyük bir olasılıkla Cem Kum’dan daha iyi bir bilgisayar programcısı ve sistem analisti oldu.

Cem Kum her dersin başında yoklama yapardı. Kıbrıslı arkadaşlar geldikten sonra yapılan ilk yoklama bizler için çok komik bir şekilde gelişmişti. Ama Kıbrıslıların bazıları bu olayı kendileriyle alay edilmesi olarak değerlendirmiş, bayağı içerlemişlerdi. Yoklama esnasında herkesin adı okunurken sıra Kıbrıslılar’a gelince birden alışmadığımız soyadları karşımıza çıktı. ‘Halil Mustafa!’ (Şimdiki adıyla Prof. Halil Güven)  Arkalardan bir el kalktı. Kafası karışan Cem Bey, ders de İngilizce olduğundan, sordu: ‘Which is the first name, which is the last name? (Hangisi ön ad, hangisi soyad?’ Yanıtı aldıktan sonra devam etti. Birkaç erkek öğrenciyle bu şekilde devam ettikten sonra Cem Bey yeni bir ismi sordu ‘Huriye Abdullah!’ Arka sıralardan Huriye’nin sesi yükseldi. Ancak Cem Bey’in kafası karışmıştı ve kız sesi duyduğunu da tam algılamamış olacak, yine sordu ‘Which is the first, which is the last name?’ Huriye utana sıkıla ön adının Huriye, soyadının Abdullah olduğunu söyledi (şimdiki adıyla Prof. Huriye Bilsel). Sınıfta öğrenciler gülmeye başlamıştı, fakat Cem Bey ciddiyetini koruyordu. Sululuğa gerek yoktu. Ama olayın mantığını da kavramıştı; iki erkek ismi söylenirse öğrenci erkek, bir kız bir erkek ismi söylenirse öğrenci kızdı. Piposundan bir nefes çekti ve durumu kavramanın özgüveniyle bir sonraki ismi okudu. ‘Enerji Mehmet Ateşin!’. Sonra durdu ve önündeki ismi dikkatle bir daha inceledi, evet doğruydu. Bu arkadaşımızın adı gerçekten pek rastlanılmayan bir isim dizisinden oluşuyordu. Dr. Kum’un oluşturduğu mantık kalıbına da hiç uymuyordu. Sinirlenmişti de. Artık kahkahalarla kırılan sınıfta sesini duyurmak için bağırmak zorundaydı, ‘Which is the first, which is the last name?’ Sonra artık o da cıvataları koyuverdi ve gülmeye başladı. Enerji ön isimdi.

Dr. Cem Kum ise ilerleyen yıllarda Açık Radyo’da bambaşka konularda programlar yaptı. Şu anda göz doktorum Davud Kohen’in Valikonağı Caddesindeki muayenehanesine gittiğimde bir üst kattaki dairenin kapı zilinde Cem Kum isminin yazılı olduğunu gördüğümde hala o dersi hatırlayarak gülümserim.

 

Yazarın Diğer Yazıları

I=I+1

Eurofighter savaş uçakları Türk Hava Kuvvetleri’ne katılıyor

Türk Hava Kuvvetleri filosuna C-130J takviyesi

Bir bunağın anı defterinden

Uçak gemilerinin modası geçiyor mu?

Schrödinger’in kedisi ve Nazife Hanım’ın kızları

NATO’nun doğu sınırı nasıl korunuyor?

Aziz Nesin gerçekten büyük bir mizah ustası mıydı?

Alaska, Kırım, Kıbrıs ve Osmanlılar

Emperyal Rusya ve Karadeniz

Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.

Bildirimleri kapat
Önceki yazı

AJet 3 ayda filosuna 8’inci uçağı ekledi

Sonraki yazı

ABD’de 1700’den fazla uçuş iptal edildi

İlgiliYazılar

Bu İngilizler aptal olmalı

Bu İngilizler aptal olmalı

08/09/2024
Yosundan jet yakıtı üreten tesis hizmete açıldı

Yosundan jet yakıtı üreten tesis hizmete açıldı

07/01/2022
Limak’tan Senegalli gençlere havacılıkta kariyer fırsatı

Limak’tan Senegalli gençlere havacılıkta kariyer fırsatı

30/08/2019
Sonraki yazı
ABD, hükümet kapanması nedeniyle 40 havalimanında uçuşları % 10 azaltıyor

ABD'de 1700'den fazla uçuş iptal edildi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SÜRMANŞET

Pegasus’un kârı yüzde 18 arttı, 13 milyar TL’yi aştı

Pegasus’un kârı yüzde 18 arttı, 13 milyar TL’yi aştı

08/11/2025
THY’nin geliri yüzde 25 arttı, kârı yüzde 9 azaldı

THY’nin geliri yüzde 25 arttı, kârı yüzde 9 azaldı

07/11/2025
TUSAŞ ve BAE Systems ‘maliyet etkin İHA’ için el sıkıştı

TUSAŞ ve BAE Systems ‘maliyet etkin İHA’ için el sıkıştı

07/11/2025
Hollanda’dan Ukraynaya F-16 eğitim desteği

F-16 için Ankara ile Lockheed yeniden görüşecek

06/11/2025

Öne Çıkanlar

Uçakla helikopterin çarpışması yolcu anketlerine yansıdı

Konforlu uçuş için uzmanlardan altın öneriler!

09/11/2025
ABD’den Peru’ya F-16 onayı

F-16 fiyatında ABD ile anlaşmazlık!

09/11/2025
Ankara Esenboğa’nın yolcu kapasitesi 30 milyona çıkıyor

Türkiye’de 2026’da 255,9 milyon kişi uçakla seyahat edecek

09/11/2025
Bakü’deki 2. Karabağ Zaferi töreninde Türk askerleri yürüdü

Bakü’deki 2. Karabağ Zaferi töreninde Türk askerleri yürüdü

09/11/2025
Havacılık, Savunma, Uzay ve Teknoloji Haberleri

Haber.aero haber içerikleri (fotoğraf, yazı, video) kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, içeriklerin tamamı kullanılamaz.  Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

  • Künye
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Uçuş Bilgileri
  • Gizlilik Politikası

Copyright ©️ 2021- Tüm haklar saklıdır. HTS İletişim A.Ş. Türkiye'nin Havacılık, Turizm ve Savunma Sitesi

Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
  • Ana Sayfa
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Havacılık
  • Turizm
  • Seyahat
  • Savunma
  • Uzay
  • Özel Röportajlar
  • Teknoloji
  • Yazarlar
    • Cem Polatoğlu
    • Güntay Şimşek
    • K. Hakan Çelikoğlu
    • Kaan Yıldızgöz
    • Alper Eliçin
    • Av. Görkem Gökçe
    • Prof. Dr. Fahrettin Öztürk
    • Editör
    • Bir Görüş
  • English
  • Fırsatlar
  • Gizlilik Politikası
  • Künye

Copyright ©️ 2021- Tüm haklar saklıdır. HTS İletişim A.Ş. Türkiye'nin Havacılık, Turizm ve Savunma Sitesi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist