Ömür Akkor: En büyük yatırımım yolculuklarım

Şef, yazar ve gezgin Ömür Akkor, “Beni havalimanında bıraksanız, bir daha dönmediğime kimse şaşırmaz” sözleriyle seyahat tutkusunu anlattı. Kendini “profesyonel yolcu” olarak tanımlayan Akkor, en büyük yatırımını yolculuklarına yaptığını söyledi.

Kendini profesyonel bir yolcu olarak tanımlayan, yazar, gezgin, lezzet derleyen uzman ve en öne çıkan yönüyle şef Ömür Akkor, başarısını büyük oranda seyahatlerine borçlu olduğunu, bu sebeple en büyük yatırımını da yolculuklarına yaptığını söyledi.

Tüm havalimanlarını görmek gibi bir merakı olduğunu, uçuşa karşı ekstra bir arzusu olduğunu vurgulayan Ömür Akkor, “Ben biraz değil çok fazlasıyla yolculuk yapmayı çok seviyorum.” ifadesiyle seyahat tutkusunu ve deneyimlerini Haber Aero’ya anlattı.

Bazı aylar pilot ve hosteslerden fazla uçtuğun doğru mu?

Bazı aylar 85 saat uçtuğum oluyor. Yolcu uçaklarında kokpit ve kabin ekiplerine; pilot ve kabin memurlarına 85 saatlik uçuş sınırı var ya ben zaman diliminin üzerinde bile uçtuğum oluyor. Yolculuk bence başlı başına insanı iyi hissettiren bir şey. Ben de ise uçuşa karşı ekstra bir arzu var. Eskiden otobüsle çok seyahat ettiğim zamanlar olmuştu. Tabii işlerimiz biraz daha geliştikten sonra uçağa geçince daha fazla yolculuk eder oldum. Beni havalimanında bıraksanız, bir daha dönmediğime kimse şaşırmaz. Çünkü hem havalimanının trafiğini, insanları, hem de uçakların seferlerini çok merakla takip ediyorum.

Yaklaşık 15 sene evvel Sabiha Gökçen Havalimanı açıldıktan sonra havalimanı otelinde kalıp Türkiye içinde uçakla gitmediğim meydanlara seyahat ediyordum. Mesela sabah Ağrı’ya gidip akşam dönüyordum. Bazen aynı gün içinde gitmediğim diğer havalimanlarını görebilmek için iki ayrı şehre gittiğim, 4 bacak uçtuğum oluyordu. Ağrı, Erzincan git-gel, yani 4 bacak uçuyordum. Amacım Türkiye’deki bütün havalimanlarına uçakla gitmektir.

Neden git-gel yapıyordun? Birgün kalıp şehri dolaşmak, yerel lezzetlerini tatmayı neden istemedin?

Türkiye’deki bütün havalimanlarına uçmak gibi bir derdim vardı. Niye böyle bir şey için dertleniyordum, onu da bilmiyorum. Evde otururken bir anda diyordum ki; benim görmediğim kaç tane havalimanı kaldı? Uçak saatleri elverişliyse, biletleri alıp, havalimanına gidip Sabiha Gökçen’de havalimanı otelinde gece kalarak sabah erkenden uçuşu git-gel olarak planlıyordum. Bazen tekrar bir gün sonra bir başka şehir için uçuş planı yapıyordum. Şimdi diyorum ki; niye ve nasıl yapmışım? Vakitim de varmış demek ki…

Uçakla gittiğin şehirlerde kalmadan, gezmeden aynı uçaklarla neden geri dünüyordun?

Evet, evet, aynı uçakla geri dönüyordum. Mesela daha önce Ağrı’ya, Erzincan’a defalarca gittiğim için bir daha gezmeme gerek kalmıyordu, gittiğim uçaklarla da dönüyordum. Anadolu’daki tüm havalimanlarına uçakla gitmeyi kafama takmıştım. Şu an gitmediğim havalimanı yok. Sadece Adana’da yeni hizmete giren Çukurova Havalimanı’na uçmadım. Uçakla yolculuğu seviyorum. Seyahat etmek çok ilham verici bir şey. Uçakların desibellerini ölçüyorum. Yemeklerinin tatlarına bakarım. Aslında çok fazla şeye bakıyorum. Not alıyorum. Profesyonel yolcuyum. Ben bir uçakta neye dikkat edilmesi gerektiğini iyi biliyorum. Uçağa bindiğim andan itibaren de notlar almaya başlıyorum.

Herhangi bir havayoluyla seyahat ederken uçağa bindiğinde nelere dikkat ediyorsun?

En başta tabiki koltuğuna bakıyorum. Ben cam kenarında değil her zaman koridor tarafındaki koltuğu tercih ediyorum. Burada rahat hareket ediyorum. Çünkü ben hareketli bir yolcuyum. Çantamdan bir şey almam gerekiyor. Eğer uzun bir uçuş yapacaksam her seferinde insanları rahatsız etmek istemem.

Anadolu’da neredeyse tüm meydanlara uçmuşsun. Dünyada kaç havalimanına, şehre gittin?

Dünyada kaç havalimanına gittiğimin listesini tutuyorum, 250’yi geçmiştir.

Yurtdışı seyahati derken yaptığım en iyi işin dünyanın etrafını 11 günde turlamam olduğunu söyleyebilirim. Bunun 5 günü uçakta, 6 günü otelde geçti. Türk Hava Yollarını’nın da üyesi olduğu Star Alliance’ın “Round The World” diye bir bileti var. Ben o biletle seyahat etmek için bir buçuk yıl çalıştım. ‘Dünyanın neresinden çıkıp, tam tur yapsam’ diye araştırma yaptım. Toplamda 41 bin 700 km uçtum ve bunu 11 günde yaptım. Bu uçuş esnasında 5 gece uçakta uyudum. Uçak saatlerinin programına göre de 6 günde otelde uyudum. Yolculuğumun ilk bacağı İstanbul- Güney Kore oldu. Güney Kore‘den Singapur‘a geçtim. Singapur‘dan dünyanın en uzun uçuşu olan ve dünyanın bize göre arka tarafından New York’a uçtum. Buradan da Kanada’ya geçtim. Kanada’dan Polonya’ya uçtum. Oradan da Almanya geçtim ve İstanbul’a dönerek turu tamamladım. Bu turu 8 günde de yapabilirdim, ama ben biraz uzattım.

Star Alliance Round The World (RTW) için bilet için dünya turu yaparken koyduğu bir şart var mı? Süre kısıtlaması söz konusu mu?

Normalde bu programda biletin ucu açık. Bir yılda da tamamlayabilirsin. Ayrıca 20 ayrı destinasyonda da uçabilirsin. Maksimum her ay bir ya da 2 şehir değiştirerek bütün dünyanın etrafında tek tur dönebilirsin. Şart şu; Hep aynı yöne doğru uçacaksın. Geriye doğru uçuş yok. Hep ileri, hep ileri doğru uçacaksın. Ayrıca bu seyahatin Star Alliance üyesi havayolları yapılması gerekiyor. Dünya turu biletinin toplam fiyatı da neredeyse bir bilet fiyatına denk geliyor. Bu sebeple gençlere tavsiye ediyorum. Mutlaka gitsinler.

Mesela 11 günlük dünya turu seyahatimde günleri karıştırdım. Artık geriye mi gittik, ileriye mi gittik karışıyor her şey. Türkiye’de ofisten bir arkadaş neredeyse 24 saat benim için nöbetteydi. WhatsApp’dan “havalimanına doğru yola çıkman gerekiyor. 6 saatin kaldı” uyarı mesajı gönderiyordu. Dünyanın neresinde olursam olayım, hani gündüz mü, gece mi önemi yok? O mesaj geldiği anda hava limanına doğru gidiyordum. Ben bu karmaşıklığı da seviyorum.

Peki yola çıkmadan önce rotayı neye göre belirledin. Vize meselelerini nasıl hallettin?

Star Alliance’ın sitesinde Round The World (RTW) seyahati hakkında bilgi veriliyor. Yardımcı olunuyor. Turu yapacağın güzergahtaki ülkeler için ya vizen olacak ya da vizesiz ülkeleri tercih etmen gerekiyor. Veya kapıda vize veren ülkeleri öğrenip ona göre plana yapman icap ediyor.Bileti aldığım dönemde business class ücreti yaklaşık 7.700 dolar, ekonomi sınıfı ise 2.500 dolar civarındaydı. Singapur‘dan New York’a dünyanın en uzun uçuşunun bilet fiyatı da 10.000 dolar. Bu detaylara bakıldığında çok avantajlı. İnsanın parasını biriktirip harcayabileceği en doğru işlerden bir tanesi. Gençler için söylüyorum. Şu an dükkanlarım var, rahatlıkla geziyorum diye düşünebiliriler. Ama ben liseden itibaren çalışıyorum. Kendi biriktirdiğim paralarla seyahat ettim. Benim bugünlere gelmemde yani Ömür Akkor olmamda tamamen seyahat tutkusunun etkisi ve katkısı var. Düşünsenize siz sürekli sizle aynı fikirde olan insanlarla bir aradasınız. Sizin bir şeyi daha vizyonlu, daha nezaketli, daha kibar, daha yaratıcı yapabilmeniz için başka şeyler görmeniz gerekiyor. Biz bu topraklarda hep beraber yaşıyoruz. Çok güzel. Kendi geleneklerimiz var, amenna. Hepsi baş tacı, ama başka insanların da düşünceleri var. Başka insanların da fikirleri var. Başka insanların da yaşayışları var. Bunlar size ilham veriyor. İnançlar var, anlayışlar var, kültürler var, yaklaşımlar var, yorumlar var…

Ekonomi mezunuyum, ünlü iktisatçı John Maynard Keynes‘i bir cümlesi var; “Benim verilerim değişirse, fikirlerim de değişir.” Okuldan da en çok öğrendiğim odur. Bir kere hiçbir zaman aynı fikirde kalmayı çok doğru bulmuyorum. Dünya bu kadar hızlı değişirken sen düşünsene yani eline ne kadar hızlı haberler geliyor ne kadar hızlı makaleler yayınlanıyor, bunların hepsini takip ediyorsan fikirlerin değişmek zorunda. İlla ben belli fikirde olacağım dersen de yanlış. Yaptığım en doğru şeylerden bir tanesi, sürekli kendi işimle ilgilenmem ve kendi işimi nasıl yaptığıma bakmamdır. İkincisi de bütün bu seyahatlerden ilham almaya çalışıyorum. Dünyada tek bir doğru yok. Doğrunun binlerce yolu, yönü var. Siyah ve beyaz değil grileri, tonları, her şeyi var. Ben bunu gençken bu kadar hissetmiyordum. Bu seyahatlerin bana bu kadar yaradığını şimdi daha iyi anlıyorum. Bugün geldiğim yeri, Ömür Akkor gibi bir figürü bunlara borçluyum. Çok gezen mi, çok okuyan mı, dersen ikisini birden yapıyorsan mükemmelsin demektir.

Okumayı da yazmayı da seyahat etmeyi de çok seviyorum. Ayrıca ben karşıt görüşlerle bir arada olmayı da çok yararlı buluyorum. Bunlarda beni çok besliyor. Mesela iş yerinde bana 5 kere haklısın desen beşinci seferde senin yerini tartarım. Sürekli onaylanmak iyi bir şey değil. Her şey doğru olamaz. Allah insanı hata yapmak üzere kodlamış. Sen en mükemmel olduğunu düşündüğün an aslında bitmişsindir. Gelişme durmuştur. Bu sebeple insanlardan fikir almak çok önemli. Danışmak çok önemli. O yüzden de seyahatlerin bana çok büyük katkısı oluyor.

Uçak biletlerini, uçuş kartlarını biriktiriyorsun. Ayrıca uçtuğun uçaklar ve seyahatlerinle ilgili notlar da alıyorsun.

Biletleri ve uçuş kartlarını sakladığım albümlerim var. Yaklaşık 10 yıldır uçak biletlerimi biriktiriyordum. Niye böyle bir şey yaptım, onu da bilmiyorum. Kaybolan da 34 tane biletim var. Onların da resmini çizdim. Tabi ilk zamanlar böyle yapıyormuşum. Sonra pandemi ile beraber akıllandım. Biraz böyle resimler çizmeye başladım. Mesela 2018 sonunda 44 destinasyon, 86.300 km uçmuşum. Sonra ilk Tokyo seyahatini yazmışım. Dünya turu biletlerimde albümde bulunuyor. Aynı ayda 8 tane ayrı para birimi kullanmışım. Kredi kartımda bu detaylar da olduğu için albüme de koydum.

COVID-19 döneminde ne yaptın? Bu kadar seyahat tutkunu olduğuna göre evde oturmamışsındır.

Ben koronavirüs döneminde de çok uçtum. Hiç kesmedim. Her ülkenin tadını çıkarttım. Yani uluşabildiğim her yere uçtum. Amerika koronavirüs salgını en yoğun dönemindeydi, oraya da gittim. En azından gideceğim restoranlar rezervasyon sorunu olmaz diye düşünmüştüm. Ama çoğu kapalıydı, yine de gittim.

Dünyada gitmediğini hangi şehirler, havalimanları kaldı? Buralar için planlarını var mı?

Bakü’yü görmedim. Azerbaycan’ı da müziğini de çok seviyorum. Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan yani buralar muhakkak görmem lazım. Bu taraflarda eksik kaldım. Azerbaycan’a birkaç plan yaptık, nasip olmadı. Ama bu yaz sonuna kadar mutlaka görmek istiyorum. Hiç gitmediğim bir bölge, onların da bambaşka gelenekleri var. Farklı tecrübeler yaşayacağımı düşünüyorum.

Daha önce Danimarka’da farklı tecrübe yaşamıştım. Bence Avrupa‘nın tamamından farklı. Danimarka’ya gidince de çok şaşırmıştım. Japonya’ya gidince şaşırmıştım. Gençlerin imkân buldukları an Tokyo‘yu ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum. Ben ilk defa 45 yaşında gittim. Ancak Tokyo daha gençken gidilmesi gereken bir yer. Üniversitenin ilk yılları ya da ilk kazanılan parayla gidilmesi gereken bir şehir. Çok ilham verici bir ülke Japonya. Çünkü ilk defa hiç sizin gibi düşünmeyen insanlarla karşılaşıyorsunuz. Ben şok oldum. Japonya benim bütün dünya anlayışımı yıktı. Değiştirdi.

İstanbul ve Antalya havalimanlarında restoran işletiyorsun? Dünyayı gezerek biriktirdiğin tecrübelerin nasıl bir katkısı oluyor?

Benim hayatımdaki bütün önemli değişiklerin altında seyahatlerde elde ettiğim tecrübelerin etkisi vardır. Kendi restoranlarımda ve iş hayatımda çok basit şeylerden esinlenerek radikal değişiklikler yapabiliyorum. Bunu çok gezmeye borçluyum. Değişim konusunda, tecrübelerle farklı şeyleri yapmak hususunda biraz serbest kalmak insanı çok başarılı kılıyor. İGA’nın işlettiği İstanbul Havalimanı’nda klasik bir Ömür Akkor lokantası açtık, ama TAV-Fraport’un işlettiği Antalya Havalimanı‘nda inanılmaz bir yabancı turist potansiyeli var. Türkiye’nin de 2 numaralı havalimanı. Mesela son yıllarda bu bilimsel makalelerde “connectivity – bağlantı” konusu çok işleniyordu. Bir bağlantısallık önemli, ama biz Antalya’da tecrübelerimizle çok katmanlı bir bağlantısallık modeli ortaya koyduk. Yolcuyu Türk yemekleri, Anadolu yemekleri yediriyoruz. Bizim baharatların olduğu dükkanlardan geçiriyoruz. Çok katmanlı bağlantılarla havalimanından geçen yolcuların damağında bizi unutmayacakları lezzetler sunuyoruz. Antalya Havalimanı’ndaki lokantamızı çok katmanlı bir “connectivity” teması üzerine kurduk. Bu sebeple 1.400- 1.500 metre kare büyük bir alan kullandık.

Mesela turistler tahinli piyaz yemeden geri döndüler. Biz ne tahin hakkında ne bilmiyoruz? Halbuki “Manavgat Susamı” dünyanın en değerli susamı. Japonya seyahatine gittiğimde dünyanın en iyi suşi lokantalarında “Manavgat Susamı” vardı. Yani hiç farkında bile değildik. Şimdi bu susamla tahinli piyaz yapıyoruz. Ve bu tahinli piyazı Antalya’da hiçbir yolcu, turist maalesef yemeden ayrılıyor. Veya biz yediremiyoruz. Artık bizim dükkânda bu tahinli piyaz tadarak yollarına devam edebiliyorlar. Peki yolcular ne kadar bunun farkında? Biz anlatıyoruz. Artık lounge’lara tadımlık tabaklar koyuyoruz. Bütün ağırlama alanını Anadolu’ya ait küpler, kilimler, hasırlar ve diğer bize ait figürlerle donattık. Antalya Havalimanı’nda tam istediğimiz şeyi yaptık. Bence dünyanın en güzel havalimanı restoranını bize Allah burada nasip etti. TAV ile ortaklığımız sonucunda oldu. Çünkü gerçekten dünya genelinde bir havalimanı restoranına bu kadar özenilmiyor. Şu an hava limanı restoranı çok yoğun iş yapıyor. “Ömür Akkoru” ana marka olarak yapıp, Ankara Havalimanı’na taşıyacağız. Ankara’da şehir içinde de ilk kez lokantamızı TAV ile beraber açacağız.

Yurt dışında bu kadar ülke gezince en fazla dikkatini, ilgini çeken havalimanları hangileri oldu?

Singapur‘dan çok etkileniyorum, ama yerlerin halı olması benim için çok dezavantaj. Yanınızda tekerlikle bavulunuz, bagajınız varsa bu halılar da çekmek çok zor oluyor. Ben hiçbir zaman uçak altına verilen bavulla seyahat etmem. Sadece kabin içine aldığım çantam olur. O da 8 kilodur. Evet, Singapur’u çok beğeniyorum, ama yerlerin halı kaplı olması rahatsız edici buluyorum. İkinci olarak ise Katar Doha Havalimanı’nı özellikle de lounge’unu çok güzel buluyorum. Her defasında etkileniyorum. Bizim İstanbul Havalimanı’ndaki THY Lounge’u da çok iyi. Doha Havalimanı’nın kişiye özel mekanları, alanın büyüklüğü etkileyici. Genel anlamda ise İstanbul Havalimanı’nın fanıyım. Güney Kore Incheon Havalimanı da ilgimi çekti. Çok beğendim. Bence b ve kültürlerini çok fazla temsil eden bir havalimanı. Bizim İstanbul Havalimanı ise bence biraz international/uluslararası kalıyor. Bir tık daha Anadolu ve Türkiye vurgusu olabilir diye düşünüyorum. İlginç bir yolculuk deneyimini de Münih Havalimanı yaşatıyor. Oranın da hastasıyım. Giriyorsun ve çıkıyorsun. Uzun uzun yürümen gerekmiyor. Uçaktan inip havalimanından çıkmak çok kısa sürüyor. Aynı şekilde biniş işlemlerini de çok kısa zamanda yapabiliyorsun. Bu yönüyle Münih öne çıkıyor.

Çok seyahat ettiğine göre çok da harcıyor musun? Seyahat, yolculuk sana ne kazandırıyor?

Ben, seyahatlerime çok para harcıyorum. Kazandığımın önemli kısmı yolculuklarıma gidiyor. Tapularım, mal varlığım olabilirdi. Fakat benim için bir önemi yok. Beşerî sermaye, insanın sahip olduğu her şey bu dünyada kalıyor. Gerçekten 3 günlük dünya bugün varsın, yarın yoksun. Fazla biriktirmeye gerek var mı? Ben hiç pişman olmayacağım şeyler yaptım. Sürekli ne olacağım kaygısıyla da hayat başarılı devam etmiyor. Minimuma da razı olmak lazım. Maksimum da hedefimiz olabilir. Sevdiğin insanlarla geçirdiğin vakit, ormanda yürüdüğün saatler okuduğun kitapların sayısı artıyorsa zenginleşiyorsun. Benim normal insanlar gibi yatırım planları kafamda yok. Öyle bir içgüdüyle yaşamıyorum. Dünyayı kafamıza takarsak başarısız oluyoruz.

Binlerce insan, onlarca dil, farklı kültürler, restoran deneyimleri, pazar deneyimleri müthiş bir şey. Yani insanı çok geliştiren bir şey. Yani şu an iş yoğunluğundan seyahatlere fırsat bulamıyorum. Ama her sene yapmak istediğim bir seyahat planım oluyor. Bana business class koltuğu garanti etsinler eve hiç dönmeyebilirim. Artık dükkanlarıma da dönmeyebilirim. O kadar uçakları, yolculuğu seviyorum. Tansiyon hastasıyım, buna rağmen dikkat ederek uçuşlar yapıyorum.

Yakında gitmeyi planlandığı yerler, yapmayı planladığın işler neler?

Güney Amerika turumuz var. Orada son zamanlarda dünyanın en iyi lokanta listesindeki ilk 5 tanesi şey Güney Amerika’da. Bu sene buraları ziyaret etmek istiyoruz. Uzun zamandır oraya gitmek istiyorduk. Gidip buralarda bir deneyim yaşamak istiyorum. Peru’da restoranlara yolculuğumuzu olacak.

Ayrıca kazılara da hala çok merakım var. Aşağı yukarı 10 kazı evini de sürekli ziyaret ediyorum. Bütün yaz boyunca kazı alanlarına yolculuklarım devam ediyor. Kırkıncı kitabım ve 2 tane yeni seyahatnâme geliyor. Televizyon programı var. Çok yönlü olarak çalışmalara devam ediyorum.