Endonezya’nın 48 adetlik KAAN siparişi, Türkiye’nin 5. nesil savaş uçağı üretimindeki başarısını ve TUSAŞ’a duyulan güveni pekiştirdi. TUSAŞ, KAAN ile eş zamanlı olarak 6’ncı nesil savaş uçağı çalışmalarını da sürdürüyor.
Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN projesine ilk katılan ülke olan Endonezya, iyi niyet anlaşması sonrası açıkladığı 48 adet siparişle Türkiye’yi bir kez daha dünya gündemine taşıdı. Bu siparişin Türkiye’ye olan güveni gösterdiğini ifade eden Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu, şu anda 6’ncı nesilin ön çalışmalarına başlamış durumda olduklarına işaret ederek, 6’ncı nesil projesinin, KAAN belli bir yere geldikten sonra yapılacak bir çalışma olmadığını söyledi.
Haber Aero’ya özel değerlendirmelerde bulunan Demiroğlu, KAAN ve 6’ncı nesilin paralelde devam eden çalışmalar olduğuna vurgulayarak, “Biz 6’ncı nesil özelliklerini mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde kendi elimizdeki platformlarda geliştirip, KAAN’a uygulamayı planladık” dedi.
Dr. Mehmet Demiroğlu’nun Haber Aero’ya yaptığı özel açıklamaları şöyle:
Savaş uçağında 4 ülkeden biriyiz
Endonezya ile KAAN için 48 adetlik anlaşma imzalamış olması çok büyük bir başarı. Türkiye’nin ve TUSAŞ’ın başarısı. Zira böyle bir uçağı dünya üzerinde üretebilen 4 ülkeden birisiyiz. Beşinci nesil savaş uçağı üreten bir ülke olarak programın daha başındayız, ama dost müttefik, bizi çok seven bir ülke diyor ki, ben de burada varım ve siparişimi de şimdiden veriyorum. Bu çok büyük bir onur ve çok büyük bir başarı, ama çok büyük de sorumluluk.
Yapamayız, yapabiliriz, yapıyoruz
Göreve başladığım günden itibaren arkadaşlarımla şu konuyu hep gündemde tuttuk: TUSAŞ’da seri üretim, maliyet etkin, kaliteden, ödün vermeden hızlı teslimat. Çünkü bizim de Türkiye’nin de ve TUSAŞ’ın serüveninde artık en büyük yapılması gereken geriye kalan işleri yoluna koymak var. Seri üretim ve teslimat. Biz, 30 yıl önce bunları yapamayız diye başladığımız bir serüvenin içinde başarıyla ilerliyoruz. 20 yıl öncesine kadar yapabiliriz, bir başlayalım dediğimiz, 10 yıl önce yapıyoruz artık diyebildiğimiz, şimdi de işte yaptık dediğimiz noktadayız. Hadi seri üretim dediğimiz yerdeyiz. Biz sadece TUSAŞ’ın içerisinde TUSAŞ’ı büyütmüyoruz. Aynı zamanda sektörü de büyütmeye çalışıyoruz.
Alt yüklenicilerimizin her biriyle şu anda ciddi çalışmalarımız var. Özellikle bizimle birebirde çalışacak “birinci seviye” firmaları seçip onlarla stratejik iş birliğine girmeye çalışıyoruz. Bunlardan kendi iştirakimiz olan TOMTAŞ’a özel önem veriyoruz. Maraş ve Ankara’daki birçok irili ufaklı firmamızla da yakında imzalar atacağız. “Birinci seviye” şirketler esasında bizimle direkt çalışan, bizim onayladığımız, bize komponent, yani uçağın gövdesini kanadını, kuyruğunu yapan, bu parçaları bitmiş şekilde teslim edip, nihai montaja hazır şekilde gönderebilen firmalar. Biz nasıl şu anda Airbus ve Boeing’in “birinci seviye” şirketiyiz. Bizim gönderdiğimiz parçaları onlar direkt nihai montaj hattını alıyorsa, bizim de “birinci derece” şirketlerimiz var.
Esasında “birinci derece” şirket çok önemli. Özellikle bizim ana imalatçı firmaların OEM’lerin (Original Equipment Manufacturer) tedarik zincirinde yer almamız için için bu birinci seviye tedarikçi şirketlerimiz değerli. Biz de bir OEM, platform üreticisiyiz. Tasarımıyla, üretimiyle, her şeyiyle bize ait olan bir platformun üretimini yapıyor, satışını ve lojistiğini desteğini sağlıyoruz. Platform yaparken etrafınızda size yardımcı olacak, yardımcı, yan sanayi dediğimiz, ama işin irili ufaklı parçalarını değil, komponent seviyesinde bölümleri, gövdeyi, ön, orta, arka gövdeyi veya kanadını bir bütün olarak yapan şirketlerin tespiti için çalışıyoruz. Çünkü önümüzdeki 10 yılda, tahmini olarak öngördüğümüz 1.500’e yakın platformun üretimini biz tek başımıza TUSAŞ’ta yapamayız, yapmamalıyız. Bizim gibi platform üreticileri, OEM’ler de yapmıyor.

Fransa, Rusya ve Çin ile yarıştık
Endonezya ile KAAN anlaşması yapabilmek için Rusya, Çin, Fransa gibi ülkelerle yarıştık. Şu anda Rusya onlarla çalışıyor, biz onların önüne geçtik. Çin ve Fransa’da Endonezya ile çalışıyor, ama biz en azından konum olarak daha öne geçtik. Daha yolumuz var, ama konum olarak onların ihtiyaçlarını karşılayabilme açısından daha çok güvendikleri bir ülke durumuna geldik. İnşallah bize duyulan bu güveni sarsmayız. Endonezya’da parça üretimine, komponent üretimine başlayacağız. Yaklaşık 70 kişi TUSAŞ Endonezya birimimizde çalışıyor. Burada büyüyerek devam edeceğiz.
Endonezya inanarak projeye girdi
“Ortada ürün yok, uçak Endonezya neden ve nasıl KAAN’a siparişi verdi?” Yaklaşımlarına verdiğimiz en önemli cevap; “Endonezya Türkiye’ye güveniyor.” Türkiye’nin özellikle savunma sanayiindeki başarı hikayesini herkes biliyor. Başarı hikayesine, bu gelişimine güveniyor Endonezya. Türkiye’nin son 20 yılında çok doğru ve hızlı işler yapılmış. Bu Türkiye’deki herhangi bir firma, ben bu işi yaparım diyorsa yapmış. Devlet de desteklemiş. Dolayısıyla devletimize, Cumhurbaşkanımıza çok ciddi bir güven var. Ayrıca daha uçak ortaya çıkmadan demek de doğru olmaz. Esasında bizim uçağımız var. Uçuşunu da yaptı, ama önümüzdeki seneden itibaren daha hızlı hareket edecek, daha çok uçuşlar yapacak. Endonezya’da bu gelişmeleri gördüğü ve inandığı için böyle bir projeye en başından girmiş oldu.
Hürjet 2027’de teslim edilecek
Hürjet’in iki tipi var; eğitim konfigürasyonu ve hafif atak. Konfigürasyonda 4 tane daha yapıyoruz. Bu testleri yapmak için bunları bu senenin sonuna kadar bitirip, önümüzdeki senenin ortasına veya sonuna doğru da artık uçuşlara, testler başlayacaklar. Hürjet’in ilk teslimatını 2027’de yapmak istiyoruz. İlk etapta 12 tane teslim edeceğiz, ama bu sene içerisinde veya bir sonraki Savunma Sanayi İcra Komitesi’nden daha yüksek sayıda bir Hürjet siparişinin de kararını çıkmasını bekliyoruz. KAAN birlikte sipariş rakamının açıklanabilir.
Önce genel maksat sonra ATAK II
Merak edilen ATAK II helikopter projemiz devam ediyor. Ama şöyle bir değişiklik yaptık. Kuvvetlerimiz ve Savunma Sanayi Başkanımız koordinasyonunda masaya oturduk. Bizim neye daha çok ihtiyacımız var onu konuştuk. İki tip helikopterimiz, 10 ton helikopter ve ATAK II beraber, kardeş platformu olarak devam ediyordu. ATAK II öndeydi, 10 ton da arkasından geliyordu. Bizim 2030’lardan başlayarak 2040’lara kadar olan süreçte genel maksat helikoptere olan ihtiyacımız ön plana çıktı. Özellikle Sikorsky T70 alınamaması sebebiyle daha da önem kazandı. Hem envanterden çıkacak olanlar hem de ihtiyaçların yeteri kadar karşılanamaması, 10 tonluk helikopterin daha önce yapılması gerektiğini ortaya koydu.

2030’a kadarda tamamlamış oluruz
Genel maksat helikopter zaten başladığımız bir projeydi. Yangın söndürme amacıyla Orman Genel Müdürlüğü’ne 8 tane vermek için çalıştığımız projedeydi. Ayrıca askeri versiyonlarını da Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Jandarma Komutanlığı ve birçok diğer kullanıcıyla kararlaştırdık. ATAK II için de çalışıyoruz, her 2 helikopterinde yüzde 60 ortak. Transmisyonu, motorları, rotoru, aviyonikleri, birçok alt sistemi ortak. Sadece gövdesi farklı olacak. Bir de yerleşimi farklı olacak, ama kullanacak alt sistemlerin de yüzde doksanı ortak. Şimdi bu tabloya baktığımızda zaten otomatikman ATAK II için de çalışmış oluyoruz. Neticede 2028-29 döneminde ATAK II’yi tekrar gündeme alacağız. 2030’a kadarda tamamlamış oluruz.
Yerli helikopter motoru 2027’de
GÖKBEY helikopterimiz ile TEI’nin geliştirdiği TS 1400 Nisan 2023’te uçurduk. Motor kalifikasyon testleri yapılacak. Sonra helikopter üzerine entegrasyon testlerini belli başlımaya getirip, teslimatlarımızı 2027 sonuna doğru yapacağız. Yerli motorla teslim edeceğiz. 2027 sonu 2028 başında teslimatlar TS 1400 yerli motorlu olacak. KAAN’ın motor tarafındaki gelişmeler hızla devam ediyor. KAAN’ın yapıp da motoru yapmazsak yarım kalmış olur. Motoru başka yerden bulabilirsiniz ama ihtiyacınız olduğu zaman kullanamayabilirsiniz. Motor çalışmalarını TR Motor ve TEI iş ortaklığında devam ediyor. Yerli motor 2032’ye kadar bitmiş olacak.

Beşinci nesil yüzde 90 tamam
KAAN’ın 5’nci nesil özelliği şu an yüzde 90 oranında tamam. İlk teslimatta “Blok 10” ile biz tüm özelliklerini karşılayacağımızı düşünüyoruz. Dahili yuvaları da dahil “Blok 20” ile aşılacak. Aradaki fark sadece bir test ve yazılım güncellemesi yoksa donanımda herhangi bir değişiklik yapmayacağız. Yani blok 10 ve blok 20’de aynı özelliklere sahip olacak. Tasarımı zaten başından itibaren görünmezlik veya düşük görünlükte olacak, dahili yuvaları, radarları; burun radarı ve yan radarları, kullanacağı mühimmatların hepsi zaten beşinci nesil özellikleri taşıyor. Şu anda motoru 4,5 nesil. Sadece ayar kısmında bir farklılık olacak, ama onun dışındaki ön tarafta hava alıklarında beşinci nesil özelliklerinin tamamı motor içinde yapılmış olacak.
2032’de KAAN tam hazır olacak
Kendi motorumuzla tam 5’nci nesil diyebileceğimiz özellikleriyle KAAN 2032’de hazır olacak. Geçici kullanacağımız F-110 motoruna da 5’nci nesil diyebiliriz. Yani çok uzağında değiliz, ama tam 5’nci nesil olması için kendi motorumuzun olması bekleyeceğiz. Kendi motorumuzla hizmete girdiğinde beşinci nesil, hatta belki 5,5 nesil KAAN diyeceğiz. O zamana kadar biz 6’ncı neslinde birçok özelliğini kazanmış olacağız. Daha yeni tanımlanan 6’ncı nesil nedir, derseniz herkes farklı tanımlayabilir. Biz de 6’ncı nesil özelliklerini mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde kendi elimizdeki platformlarda geliştirip KAAN’a uygulamayı planladık. Dolasıyla 6’ncı nesil projesi KAAN belli bir yere geldikten sonra yapılacak bir çalışma değil. Paralelde devam eden çalışmalar. Bunları da hep beraber ilerleyen aylarda, yıllarda görüyor olacağız.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.