Döviz panolarıyla başlayan EMSE’nin mühendislik yolculuğu, bugün Avrupa’daki havalimanlarında dijital çözümler sunan global bir markaya dönüştü. Şirket, Frankfurt merkezli Quavis şubesiyle Türk mühendisliğini dünyaya taşımayı hedefliyor.
Elektro Mekanik Sistemler Endüstrisi (EMSE), sıra çağrı sistemlerinden havalimanı teknolojilerine uzanan kırk yıllık mühendislik birikimini ikinci kuşak liderlikle global pazara taşıyor. Yapılan açıklamaya göre, Frankfurt’ta kurulan Quavis şubesiyle Avrupa’da büyüyen şirket, yerli tasarım gücünü uluslararası vitrine çıkarmaya hazırlanıyor.
EMSE’nin üretim yolculuğu, Muslu Oğuz tarafından 1980 yılında İstanbul’da başlatıldı. Bugün 40’tan fazla ülkeye yayılan entegre mühendislik çözümlerine dönüşen şirket, döviz panolarıyla başlayan faaliyetlerini, dönemin ihtiyaçlarına duyarlı bir yaklaşımla sıra çağrı sistemlerine ve ardından havalimanı self servis teknolojilerine dönüştürdü.
Kurumsal dönüşüm ikinci neslin vizyonuyla birleşti
EMSE, ikinci kuşak liderliğiyle büyüme vizyonunu hızlandırdı. Şirketin Avrupa Genel Müdürü ve Muslu Oğuz’un kızı Ceren Oğuz, EMSE’nin büyüme hikâyesini şöyle özetliyor:
“Ben henüz doğmadan önce üretilmiş bir döviz panosunun hâlâ yerinde çalıştığını görmek, bu mirası devam ettirmeye karar verdiğim an oldu. Bugün şirketi, küresel rekabetin gereklerini karşılayan bir yapıya dönüştürürken en büyük ilham kaynağımız hâlâ müşterilerimizin ihtiyaçları ve bizim bunlara duyduğumuz mühendislik tutkusu.”
Yolcu deneyiminde devrim: Self Servis teknolojiler
EMSE’nin havacılık sektörüne yönelimi de tıpkı sıra çağrı sistemlerinde olduğu gibi müşterilerinin yeni taleplerini dikkatle dinlemesiyle başladı. Yolculuğun her adımında zaman kazandırmayı hedefleyen şirket, bilet gişelerinden uçak kapılarına kadar olan tüm terminal sürecinde kullanıcılara rehberlik eden dijital çözümler geliştiriyor.
Yolcuların havalimanlarında en çok şikâyet ettiği konulardan birinin kontuarlarda uzun kuyruklar ve bagaj teslim süreci olduğunu ifade eden Ceren Oğuz, bu sürecin EMSE’nin geliştirdiği self servis otomasyon üniteleriyle yeniden tanımlandığını söylüyor.
Oğuz şu bilgileri veriyor:
“Geliştirdiğimiz Self Servis otomasyon üniteleri ile kontuara gitmeden Biniş kartı ve Bagaj Etiketini self servis cihazlardan almak mümkün. Ayrıca Bagajlar da kontuara gitmeden Self Servis Bag Drop ünitesinden saniyeler içinde gönderiliyor. Böylece yolcu açısından kuyruklarda beklemekten kurtulmak gibi bir avantaj sağlanırken havayolu operatörü açısından da biniş işlemlerinin hızlı, ekonomik ve güvenli bir işlemle tamamlanması sağlanmış oluyor. Self Servis sistemlerimiz halen Türkiye’de faaliyet gösteren tüm havayolu şirketlerini kapsadığı gibi yurt dışında Türk Cumhuriyetlerinde de başarıyla kullanılıyor. Yeni müşterilerimiz arasında Almanya, Orta Amerika ve Güney Afrika’da projelerimiz devam ediyor.”
Yazılım, donanım ve tasarım tek çatı altında
Şirketin en ayırt edici özelliği ise entegre üretim altyapısı. Tüm yazılım, donanım ve tasarım süreçlerini tek çatı altında yürüten EMSE, bu sayede her bir ürününü a’dan z’ye hâkimiyetle geliştiriyor. Bu yapı, şirketin hem kaliteyi artırmasına hem de farklı senaryolara hızlı çözümler üretmesine imkân tanıyor.
Ceren Oğuz, bu yaklaşımı şöyle açıklıyor:
“Kendi ürününü tüm yönleriyle tanımak, onu daha iyi hale getirmenin ilk adımıdır. Maruz kalma etkisi dediğimiz psikolojik bir kavram vardır: Ne kadar çok temas edersek, o kadar severiz. Biz de işimize böyle temas ediyoruz; severek, öğrenerek ve geliştirerek. Bu da müşteri deneyiminde derinleşmemizi sağlıyor.”
Avrupa açılımı: Quavis ile Frankfurt’a adım
Bugün, şirketin büyüme stratejisinin merkezinde Avrupa pazarı var. Frankfurt’ta kurulan Quavis (Qualified Aviation Solutions) markası, EMSE’nin havacılığa özel çözüm portföyünü küresel bir kimlikle buluşturuyor. Avrupa pazarı, hem yasal uyum hem kültürel yakınlık hem de mühendislik standartları açısından şirketin ölçeklenmesi için öncelikli hedef olarak görülüyor.
Passenger Terminal Expo 2025: EMSE çözümlerine yoğun ilgi
EMSE, geçtiğimiz günlerde Passenger Terminal Expo 2025’te geniş bir ürün yelpazesiyle yer aldı. Fuarda en çok dikkat çeken ürünlerden biri, sadece 14 kilogram ağırlığındaki taşınabilir check-in cihazı “Q-Mobile Port” oldu. Küçük ve orta ölçekli havalimanları için geliştirilen bu cihaz, bagaj etiketi ve biniş kartı basma özellikleriyle kullanıcı dostu bir deneyim sunuyor.
Ayrıca self servis kiosklar, “One-Step BagDrop” çözümleri, ödeme entegrasyonları ve koltuk seçimi gibi özelliklerle zenginleştirilen sistemler de fuarda büyük ilgi gördü. EMSE’nin biyometrik doğrulama ve uzaktan yönetim sistemleri konusundaki inovatif yaklaşımı da sektör profesyonellerinden tam not aldı.
Kaliteyle birlikte iletişim gücü de büyüyor
Bugüne kadar kaliteyle büyüyen EMSE, artık iletişim, etkinlik katılımı ve marka stratejilerini de iş modelinin bir parçası haline getiriyor. Uluslararası rekabetin sadece ürünle değil; dijital görünürlük, pazarlama, kültürel analiz ve veri ile yönetilen süreçlerle mümkün olduğunu vurgulayan şirket, bu dönüşüm sürecine hızla adapte oluyor.
Ceren Oğuz., “Küresel rekabette sadece kaliteli üretim yetmiyor. Görünür olmanız, anlaşılır olmanız, farklı coğrafyalardaki ihtiyaçlara uyum gösterebilmeniz gerekiyor. Şimdi bu yeni sayfayı açtık ve bu konuda da kendimizi geliştirmeye odaklandık” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.