23 Nisan 1920 hepimizin bildiği, çoğumuzun gurur duyduğu bir tarih. Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün. Bu yıl 105’inci yılını Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutluyoruz. Bu büyük günü unutturmak için FETÖ ve işbirlikçileri tarafından gündeme getirilen Kutsal Doğum Haftası, Kut’ül Amare Zaferi kutlamaları, Türkçe olimpiyatları gibi uygulamaların hepsi iflas etti. Bugünlerde Mustafa Kemal’in başarıları toplumda daha bir anlam kazandı. Mitinglerde, açık hava toplantılarında geniş bir politik yelpazeden gelen gençler ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye bağırıyor, sokaklarda kırmızı zemin üzerine basılı Atatürk fotoğraflarının olduğu t-shirtler satılıyor.
Türk tarihinde gerici isyanları zaman zaman gerçekleşmiştir ve bunların hepsi sonunda sert bir şekilde bastırılmıştır. Ancak, ülkede bu gerici damar içten içe yaşamını hep sürdürdüğünden, ülkenin iç huzuru bozulmasın diye bu kalkışmalar pek anlatılmaz, anlatılsa bile konu kısa ve öz geçilir. Tarihe meraklı olmayanlar bu olayları yeterince öğrenemezler.
Bunlardan biri de tarihimize 31 Mart Vakası olarak geçen yobaz kalkışmasıdır. 1876’da ilan edilen meşrutiyetin II. Abdülhamid tarafından askıya alınması sonucu, 30 yıl süren bir istibdat dönemi geçiren Osmanlı İmparatorluğu’nda, 23 Temmuz 1908’de yeniden meşrutiyet ilan edilir. Yapılan seçimlerde İttihat ve Terakki Fırkası ile Ahrar Fırkası başarılı olur. Ancak geçmişinde bir demokrasi deneyimi olmayan ülkede, İttihat ve Terakki Fırkası ülkeyi yönetmekte başarılı olamaz. Zaten Avrupa’nın hasta adamında sorunlar çok büyüktür. Muhalif bir gazeteci olan Hasan Fehmi Bey bir İttihat ve Terakki fedaisi tarafından öldürülünce, İstanbul’da büyük protesto gösterileri olur. Bu hoşnutsuzlukları fırsat bilen gericilerin yoğunlaştığı bazı medreselerin hocaları ve öğrencileri, modern bir ordunun oluşturulmasından rahatsız olan alaydan yetişme subaylardan oluşan bazı askeri birliklerle birlikte bir ayaklanma başlatırlar. Bazı ilerici subaylar ve milletvekilleri linç edilir, İttihatçı olarak bilinen gazeteler yağmalanır. Rumi takvime göre 31 Mart’ta, bugün kullandığımız takvime göre ise 13 Nisan’da başlayan bu yobaz ayaklanmasını gerçekleştirenler, dinin elden gittiği iddiasıyla bir kısım cahil halkı da yanlarına alırlar. Sokaklarda ‘şeriat isteriz’ naraları atılır. Yeniden Abdülhamid’in tek adam yönetimine geri dönülmesi de istenmektedir. Abdülhamid isyancılara karşı bir girişimde bulunmaz ve zımnen ayaklanmayı destekler.
O dönemler Batı ile yakın ilişkiler bulunan ve Balkanlar’ın kozmopolitan yapısı nedeniyle entelektüel düzeyin en gelişmiş olduğu Osmanlı kenti Selanik’te bulunan ilerici subaylar, isyanın bastırılması için harekete geçerler. Hareket Ordusu ismiyle bir ordu oluşturulur ve İstanbul’a doğru harekat başlatılır. Ordunun başında Mahmut Şevket Paşa, Ali Fethi Okyar, ve Enver Paşa vardır. Ancak ordunun bu kadar hızlı oluşturulması ve operasyona başlaması için gerekli olan harekat planı büyük oranda, o zamanlar bir kurmay yüzbaşı olan, Mustafa Kemal tarafından hazırlanmıştır. Genç yaşına rağmen (28 yaşında) Mahmut Şevket Paşa’nın kurmay kadrosunda yer alan Mustafa Kemal, harekat planlaması, birliklerin düzenlenmesi ve lojistik alanlarında önemli görevler yapar.
Merkezi Selanik’te bulunan üçüncü orduya ek olarak Manastır ve Üsküp’ten bazı birliklerin ve gönüllü halkın da katıldığı Hareket Ordusu, Kavala, Dedeağaç, Edirne, Uzunköprü, Çorlu ve Çatalca üzerinden İstanbul’a ulaşır. Bu kuvvete Edirne’de bulunan İkinci Ordu da katılır. 19 Nisan’da İstanbul önlerine varan Hareket Ordusu, aynı gün İstanbul halkına Mustafa Kemal’in hazırladığı ve harekatın amacın açıklayan bir beyanname yayınlar. Hüseyin Hüsnü Paşa imzasıyla yayınlanan bu beyanname sokaklarda halka dağıtılır.
23 Nisan 1909 gecesi Hareket Ordusu İstanbul’a girer. Taşkışla, Davutpaşa ve Taksim kışlalarında direnen isyancı birliklerle şiddetli çatışmalar meydana gelir. Taşkışla’da ise topçu atışları olur. Şişli ve Aksaray semtlerinde de çatışmalar gerçekleşir. 24 Nisan’da isyan bastırıldıktan sonra Hareket Ordusu Yıldız Sarayı’nı kuşatır. İki gün sonra Hareket Ordusu Saray’a girer. Yeniden faaliyete geçen Meclis-i Mebusan 27 Nisan’da II Abdülhamid’in padişahlık ve halifelik görevlerinden alınmasına oy birliğiyle karar verir. Tarihimizde “Abdülhamid’in halli” olarak anılan bu olaydan sonra, yerine kardeşi Mehmet Reşat Efendi meclis kararıyla tahta geçer. Tarihimizdeki bir gerici ayaklanması daha bastırılmıştır.

31 Mart Vakası’ndan sonra da gericiler zaman zaman isyan etmeye devam ettiler. Kurtuluş Savaşı esnasında çıkan isyanlar ve Cumhuriyet dönemindeki Menemen olayı, bunlara örnek olarak verilebilir. Bunların hepsi eninde sonunda ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Gerici girişimlerin bu olaylardan bir türlü ders alamaması ise ilgi çekicidir. Tarihten ders almayanlar tarihin tekerrüründen kaçınamazlar.
23 Nisan 1909 ve 23 Nisan 1920 tüm yurtseverlere kutlu olsun.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.