Defalarca bu köşede Türkiye’nin ciddi bir siber güvenlik sorunu olduğunu, çeşitli bakanlık ve kurumlar altındaki siber güvenlik birimleriyle de bu problemin çözülemeyeceğini yazdım. Bazı bakanlık yetkilileri bana tepki gösterdi. Ağır eleştirenler oldu. Çünkü kendi kontrol ve denetimleri altındaki siber güvenlik birimlerinin ellerinden çıkmalarını istemiyorlardı.
Hatta bünyelerinde siber güvenlik birimi bulunduran kurumlar birbirlerine eleştirerek en iyi hizmeti kendilerinin verebileceğini savunuyorlardı. Bu birimlerden birisinin Ankara’da merkezini gezip, bilgi alınca hem hadisenin ehemmiyetini daha iyi anladım hem de bu işin bakanlıklar ve kurumlar üstü bir mesele olduğunu iyice idrak ettim. Ardınan Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı’na bağlı, tüm bakanlıklara sözü geçecek bir Siber Güvenlik Başkanlığı’na ihtiyacı olduğunu defalarca yazdım. Geçen yıl bu hususta gerekli adımlar atılacağına, başkanlık kurulacağına dair açıklamalar yapıldı. Geçen hafta ise somut adım atıldı ve TBMM Milli Savunma Komisyonu, Siber Güvenlik Kanunu Teklifi‘ni kabul etti.
Artık ülkemizin Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir Siber Güvenlik Başkanlığı var. Çeşitli bakanlık ve kurumlar altındaki siber güvenlik birimleri de tecrübeleriyle bu başkanlığın altında olacak. Siber güvenlik sorunu yaşayan bakanlıklar da artık topu taca atma eğilimine giremeyecek, kendi kontrollerindeki birimlerle kendilerini savunamayacaklar. Zira tüm bakanlıklara sözü geçecek bir Siber Güvenlik Başkanlığı tüm görevleri üstlenecek.
Bu başkanlık ile ülkemizin siber güvenlik altyapısı güçlenecek ve kurumlar zafiyet yaşadıklarında sorumluluğu birbirlerine atamayacaklar. Asıl meseleye odaklanacaklar. Dolayısıyla ülkemiz çok önemli bir kuruma kavuşmuş oldu. Hayırlar olsun.
Siber güvenlikte yaşanan sorunun benzeri Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Uzay Ajansı’nda (TUA) ve uzay çalışmalarımız konusunda da yaşanıyor. Çeşitli bakanlıkların ve kurumların çatısı altında bulunan ve olması gereken uzayla ilgili birimler var.
Mesela; TÜBİTAK, TÜRKSAT, TUSAŞ hepsi uzayla ilgili önemli kurumlarımız. Başka kamu kuruluşları ve özel şirket konumunda kurumlarda var. Tüm bunları biraya getirecek, birikimlerini sinerjiye dönüştürecek bir çatı kuruluş ise maalesef yok. Uzay mevzusunun tek bakanlık çatısı altında çözülmesi ise imkansız!
Eğer TUA, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir başkanlığa dönüşürse, bu mesele de ortadan kalkacak, bakanlıklar ve kurumlar arasındaki uzay tartışması da sona erecektir. Türkiye’yi uzay çalışmalarında önemli bir seviyeye taşıyan Türksat 6A’da uydusunda yaşanan tartışmalardan meseleyi gayet iyi biliyorum. Başkanlık kurulması halinde oluşacak sinerjiyle Türkiye, 6A gibi uydularını pazarlayacak özel yapıları da harekete geçirebilecektir.
Bitmedi.
Yıllardır savunduğum bir başka başkanlı daha var: Ulusal Ulaşım Güvenliği Başkanlığı. Böyle bir başkanlığa ülkemizin hararetle ihtiyacı var. Hava, kara, deniz ve demiryolu kazalarının araştırılıp, sorunların için bu ulaşım modlarında hizmet veren birimlerin (karayolu, demiryolu, liman ve havalimanı) yapımı için ihaleye çıkan, kabulünü yapan, işletmelerini denetleyen aynı bakanlık. Bu ulaşım sistemlerinde hizmet veren araçlar ve kullanıcıları ile işletmecileri hakkında da önemli söz sahibi olan yine aynı bakanlık olunca ciddi sorunlar görülmez oluyor. Problem çözülmüyor.
ABD’de olduğu gibi ülkemizde de ulaşım kazalarını detaylıca inceleyen Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu – NTSB (National Transportation Safety Board) bir kuruma ihtiyaç var. İsmi de “Ulusal Ulaşım Güvenliği Başkanlığı” olabilir.
Böylece ülkemizde üretilen ve işletmeye elverişlilik onayı alan tüm ulaşım araçlarına gerekli izni veren bakanlık ve ilgili kurumlar ile bu araçların hizmet verdiği tüm ulaşım modlarından sorumlu ilgili bakanlık ve kurumlar da bir denetime kavuşmuş olur. Böyle bir başkanlık sayesinde ülkemiz ulaşımında yaşanan kazalar ciddi anlamda azalacak ve ulaşım sistemleri daha güvenli hale gelecektir.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.